Üzüm Bitkisi ve Çeşitleri
Üzüm ülkemizde hangi bölgelerde yetiştirilir? Üzüm çeşitleri nelerdir? Üzümün morfolojik özellikleri nedir?
Asmanın Özellikleri
Üzüm, dünya üzerinde kültürü yapılan en eski meyve türlerinden birisidir. Yeryüzünde bağcılığın tarihçesi M.Ö. 5000 yılına kadar dayanır.
Üzüm, diğer meyvelerle kıyaslandığında en fazla çeşide sahip olan türlerden biridir. Dünyada 10.000’in üzerinde üzüm çeşidi olduğu tahmin edilmektedir. Yurdumuz ise asmanın anavatanı olması nedeniyle 1200’ün üzerinde üzüm çeşidi bulunmaktadır. Fakat bunlardan ancak 50-60 kadarının ekonomik önemi vardır ve geniş çapta yetiştirilmektedir.
Asmanın gen merkezi ve bağcılık kültürünün anavatanı olan ülkemiz, doğal olarak bağcılık için son derece elverişli iklim koşularına sahiptir. Bu yüzden geniş bir çeşit ve tip zenginliğinin sonucu olarak oluşan büyük bir bağcılık potansiyeli ile dünya bağcılığı içerisinde önemli bir yere sahiptir.
Türkiye; bağ alanı yönünden İspanya, Fransa ve İtalya’nın ardından 4., yaş üzüm üretimi yönünden İtalya, Fransa, İspanya ve ABD’nin ardından 5. sırada yer almaktadır. Ayrıca kuru üzüm üretiminde 1., kuru üzüm ihracatı yönünden ise 2. sıradadır. Birim alana düşen verim yönünden yerimiz, hektara 5.000 Kg. gibi düşük bir verim değeri ile dünya ülkeleri arasında son sıralarda yer almaktadır.
Ülkemizde, Doğu Anadolu’nun yüksek kesimleri ile yıllık toplam yağışın 1000 mm’nin üzerinde olduğu Doğu Karadeniz sahil şeridi dışında kalan diğer bütün tarım bölgelerimizde ticari veya amatör olarak bağcılık yapılabilmektedir.
Yurdumuzda en verimli bağlar Ege, Marmara ve Akdeniz bölgelerinde yer almaktadır. Bağcılık alanı ve üzüm üretimi yönünden ilk sıraları Ege, Akdeniz, Marmara ve Güneydoğu bölgesi almaktadır.
Ülkemizde üretilen yaş üzüm miktarın ortalama olarak %31,8’i kurutmalık, %36,9’u pekmez, %26,7’si taze olarak ve %4,6’sı şıralık ve şaraplık olarak kullanılmaktadır.
Asmanın Morfolojik Özellikleri
Morfoloji; Asmanın dış görünüşü buradaki organların, şekil ve fonksiyonları ile bunların birbirleriyle olan ilişkilerini araştıran bilim dalıdır.
Dış görünüşe göre bir asma şu bölümlerden oluşur.
- Asmanın toprak üstü kısımları
- Asmanın toprak altı kısımları
Asmanın Toprak Üstü Kısımları
Asmanın toprak üstü kısımlarını oluşturan gövde, kollar, iki senelik dal, senelik dal, gözler, yaprak, çiçek, salkım, daneler, sülükler, koltuk ve obur dallar oluşturmaktadır.
Gövde
Asmanın toprak yüzeyinden kolların başladığı yere kadar bölümü gövdedir. Bu kısım üzerinde kolayca ayrılabilen bir kabuk tabakası vardır. Gövde, hem besin deposu işi yapar, hemde asmanın toprak üstü kısımlarına dayanıklılık sağlar.
Asmaya verilecek şekle göre gövde uzunluğu değişir. Kışı çok soğuk geçen Doğu, Güneydoğu ve Orta Anadolu bölgelerinde, yaprak dökümünden sonra asmalar 10-15 cm kalınlıkta toprakla örtülürler. Bu gibi yerlerde asmalara alçak şekil verilir, dolayısı ile gövde uzunluğu 1-15 cm olur.
Buna karşılık çardak veya ispalya şeklinde yetiştirilen asmalarda ise, gövde uzunluğu 3-4m bulur.
Kol
Gövde üzerinde bulunur. Asmaya verilecek şekle göre sayısı değişik olur. Örneğin, tek kollu kordonda bir, çift kollu kordonda ve Gemlik şeklinde iki, Bursa şeklinde üç goble veya kâse şeklinde 4-6 kol bulunacağı gibi, baş ve topuz şekillerinde de değişik sayıda kollar vardır. Kolların üzeri gövdede olduğu gibi soyulabilen kabukla örtülüdür. Asmanın şekillenmesinde esas çatıyı meydana getirir. Besin maddelerini depo eder, üzerinde iki senelik dallar taşır.
İki senelik dallar
Çok senelik dallar üzerinde bulunur. Bunların üzerinde de ayrılabilen kabuk tabakası vardır. Asmada üzüm veren senelik dallar bu kısmın üzerinden çıkarlar. Asma yaşlandıkça heryıl kollara eklenen iki senelik dallar yüzünden yanlara doğru uzayarak birbiri içerisine girer. Bunu önlemek için yaşlı kısımlardan çıkan sürgünlerden faydalanmak mümkün olur. Bunlardan uygun olan bir tanesi bir göz bırakılarak kesilir. Çivi veya parmak adı verilen bu kısımdan çıkan sürgün ertesi sene mahsul dalı olarak bırakılır uzayan kısım kesilir. Böylece asmada bir çeşit geriye dönüş budaması uygulanmış olur.
Senelik dal
Bir asmadan üzüm elde edebilmek için senelik dalların iki senelik dallar üzerinden çıkması gerekir. Senelik dallar üzerinde kabuk bulunmaz. Ancak çeşide göre açık kahverenginden, kızıla kadar renkte olurlar. Senelik dallar üzerinde gözler bulunur. Asmada mahsul budaması, daima iki senelik dallardan çıkan bu bir senelik dallarda yapılır. Onun için asmada en önemli kısımlarından birisidir. Bu dalın gelişme ve olgunlaşmasına çalışılır.
Gözler
Bir asma gözü enlemesine kesilecek olursa bir ana göz ile bunun iki yanında iki yardımcı göz bulunur. Donlar ve zararlıların etkisi ile ana göz öldüğü zaman, iki yandaki yardımcı gözlerden altta olanı hemen sürmeye başlar ve böylece bu yardımcı göz (diğer bir deyimle uyuyan göz) asmanın gelişmesi için gerekli fizyolojik görevi yapmaya çalışır.
Bu ana gözü inceleyecek olursak üzerinde büyüme konisi, yaprak, çiçek salkımı ve sülükler görülür. Asma gözü ilkbaharda uygun ısıyı bulduğu zaman sürgün çıkarmaya başlar. Evvela yaprak meydana gelir, bunu çiçek salkımı ve sülükler izler. Asmada senelik dallar üzerindeki gözlerden başka, yaşlı kısımlar üzerinde bulunan, gözle görülmeyen uyuyan gözler vardır. Don ve diğer doğal sebeplerle senelik dallar zarar görüp sürgün vermemesi halinde, yaşlı kısımlar üzerinde bulunan gözler hemen sürmeye başlayarak, obur adı verilen sürgünleri meydana getirirler. Çoğunlukla fazla ısı sonucu kuruyan asmalar, gövdenin çeşitli yerlerinden de, sürgünler meydana getirirler.
Yaprak
Asmada yaprak, çeşidine göre değişik şekillerde olur. Genel olarak yırtmaçlı olurlar. Bu yırtmaçlar bazılarında daha derin ve bir kısım asmalarda da daha az derindirler. Her yaprakta 3-4 yırtmaç bulunur. Bazıları yırtmaçsızdır. Yaprak kenarları çoğunda dişli, yaprak sapını bileştiği bölüm bazılarında (u) şeklinde ve bazılarında (v) şeklinde görülür. Yaprağın üst yüzü tüysüz, alt yüzü ise bazı çeşitlerde tüylü bazılarında tüysüzdür. Yaprak yüzeyinin her iki tarafında stoma denilen gözenekler vardır. Bu gözeneklerde özümleme, terleme ve solunum hizmetlerini yaparlar.
Yaprak rengi çoğunlukla yeşildir. Her iki yüzeyini klorofil maddesi kaplamıştır. Yaprak yüzeylerini kaplayan ve besin maddelerini ileten damarlar vardır.
Bir asmanın gelişmesi ve verimi üzerinde büyük etkisi bulunan yaprak asma üzerinde yeterli miktarda bulunmazsa gelişmez ve mahsul vermez. Elde edilen üzümler düşük şekerli olur. Buna karşılık, gereğinden fazla yani salkımları fazlasıyla gölgelendiren asma yaprakları da şekerlemeyi ve renk almayı önler. Bu nedenlerle fazla yaprakları salkımların renk alması bakımından koparılmalıdır. Bir göz sürdüğü zaman 20-24 yaprak verir.
Çiçek
Asma çiçeği, yeşilimsi renkte ve salkım şeklindedir. Her sürgün üzerinde bu salkımlardan 1-3 tane bulunur. Salkımlar sürgünün dip tarafından 3 veya 4. yapraktan sonra gelen 5. yaprağın karşı tarafından çıkarlar.
Asmalarda çeşide göre ya bir erkek çiçek veya bir çiçek üzerinde hem erkek hem dişi organ bulunabilir (Kültür çeşitlerinin çoğunda olduğu gibi.). Buna normal çiçek adı verilir veya asma üzerindeki çiçekte dişi organ normal olarak geliştiği halde, erkek organ dişicik tepesinden aşağıda meydana gelir. Bu tür çiçekler kendi kendini dölleyemez (çavuş üzümü, tahannebi, hünüsü, kara gevrek çeşitlerinde olduğu gibi.). Bu çeşitlerden ayrı bağ kurulduğu durumda asmada mahsul alınamaz, ancak sıra arsında dölleyici çeşitler dikmek suretiyle üzüm elde etmek mümkün olur. Bu çiçek durumuna morfolojik erdişi adı verilir.
Yurdumuzda asma çiçeklerinin açılması, çeşitli bağ bölgelerine göre değişik zamanlarda olur. Sıcak bölgelerde; nisan sonu mayıs başı, ılıman bölgelerde; Mayıs sonu-Orta ve Güneydoğu Anadolu’da; mayıs sonu ve haziranın ilk haftası çiçekler açar. Bu tarihler ortalama olup bölgenin içerisinde de zaman zaman değişebilir.
Asmada döllenmenin normal ve tam olabilmesi için yağışın ve sisin olmaması günün ortalama ısısının 15°C dereceden aşağı düşmemesi gerekir.
Açılan polen tozu keselerinden çıkan dölleyici tozlar, dişicik tepesine düşer. Uygun şartlar bulduğu taktirde çimlenir, dişicik borusundan yumurtalığa iner ve yumurta hücresi döller. Çekirdekli üzüm tanesi meydana getirir. Şartlar uygun olmadığı taktirde dişicik borusunda kalan polen tozu uyarma yaparak çekirdeksiz üzüm tanelerini meydana getirir. Bazen de hava şartlarının çiçek döneminde uygun gitmemesi sebebi ile üzüm tanelerinin bir kısmı döllü, bazıları da döllenmeden çekirdeksiz ve ufak taneli olurlar.
Salkımlar
Üzüm kısımları şekillerine göre değişik şekil ve büyüklükte olurlar. Bazılarında kanatçıkadı verilen ufak salkımcıkların bir araya gelmesiyle, bir kısmında ise kanat sapları daha kısa daneler daha sık olarak salkımın esas çöpü üzerinde sıralanmalarıyla salkımlar meydana gelir.
Salkımlar 150-2000 gr arasında ağırlıkta olurlar. Konik, silindirik sık ve seyrek danelidirler. Olgunlaşmadan önce yeşil renkli olan salkım, sap ve çöpleri olgunlaştıktan sonra çöpler açık sarı renkten açık kahverengine kadar değişik olurlar. Salkım üzerinde 50-800 arasında dane bulunur.
Daneler
Üzüm daneleri çeşidine göre çok değişik şekil gösterirler aynı zamanda değişik renkte olurlar. Yuvarlak, oval, uzun, dip tarafı geniş ucu sivri olurlar. Dane renkleri, açık sarının bütün tonları ile siyah, mor, kırmızı, pembe renkte olurlar.
Dane içindeki çekirdek sayısı çeşitlere göre değişik sayıda olur. Genel olarak bir danede 1-3 adet bulunur. Döllenme olmadan meydana gelen (partenokarp) üzüm çeşitlerinde çekirdek bulunmaz. Çeşitli üzümlerde şıra rengi değişiktir. Beyaz olanlarda açık sarı renkte, kırmızı renklilerle siyah çeşitlerde kırmızı olurlar. Bazı çeşit üzümlerde renk maddesi kabukta olup bunlarda renkli şarap yapılması için değirmenden geçirilerek ezilen üzümler, cibreleriyle kükremeye terk edilerek renk maddesinin sıraya geçmesi sağlanır. Bir kısım üzümlerde ise renk maddesi şıra içerisindedir. Örneğin, tentürye çeşidinde olduğu gibi. Bu takdirde parçalanan üzümler, presten geçirilerek cibreden ayrılır, şıra doğrudan doğruya kükremeye terk edilir. (Beyaz renkli üzümlerde olduğu gibi.)
Sülükler
Asma sarılıcı bir bitki olduğundan bu işi sülükleri ile yapar. Sülükler şekil değiştirmiş sürgünlerdir. Bazen uçlarında ufak bir yaprakçık ve bazen de bir üzüm danesi görülebilir. Sülükler 1 yıllık sürgün üzerinde 2.0.2 formülünde yer alırlar. Yani birbirlerini takip eden iki yaprağın her birinin arkasında birer sülük bulunur, bu iki yapraktan sonra gelen yaprak karşısında sülük bulunmaz. Yine bu sülüksüz yaprağı takip eden iki yaprak karşılarında birer sülük bulunur. Böylece 2.0.2 formülünde sıralanırlar.
Koltuk
Asmada yaz ayları boyunca ve özellikle uç almalardan sonra yaprak diplerinden çıkan yaz sürgünleridir. Bazı çeşitler, fazla koltuk verdikleri halde, bir kısmı daha az verir. Dik büyüyen dallarda daha az, yatay büyüyenlerde daha fazladır. Kuvvetli bağlarda daha fazla zayıf olanlarda daha az koltuk bulunur. Koltuklar esas dalın ve mahsulün besinine ortak olacaklarından, daha küçükken kesilip atılırlar. Yeterli yaprağı bulunmayan asmalarda bir kısım koltuklarda hafif uç alma yapılarak bırakılır.
Obur dallar
Asmanın toprak üstü yaşlı kısımlarından çıkan sürgünlere obur adı verilir. Bunlar da koltuklar gibi asmanın besin maddelerine ortak olacakları için daha taze iken dipten kesilirler. Ancak yaşlı kısımların gençleştirilmesinde ve fazla uzamak suretiyle birbirleri içerisine giren asmaların gövdeye doğru toplanmasında, bunlardan uzun olanları, çivi veya parmak adı verilenve 1-2 göz bırakmak suretiyle budanırlar, geri kalanları kesilip atılır.
Asmanın Toprak Altı Kısımları
Asmanın toprak altı kısımları dediğimiz zaman köklerinin hatırlarız. Beslenmede önemli rolleri olan kökler başlıca üç bölümde incelenir.
Boğaz kökleri
Bunlar asmanın beslenmesinde önemli rol oynamazlar. Aksine diğer köklerin gelişmesine engel olurlar. Çoğunlukla toprak yüzeyinin 8-10 cm aşağısında meydana gelirler.
Orta kökler
Toprak yüzeyinden aşağıda 40-50 cm derinlikte olanlarıdır. Bunlar asmanın beslenmesinde önemli hizmet görürler.
Dip kökler
Uygun toprak profillerinde toprağın derin tabakalarına kadar uzanarak gerekli suyu sağlarlar.
Asma kökü üzerinde aşağıdaki kısımlar bulunmaktadır
- Kök ucu
Kaliptra adı verilen bu kısım kökün en uç bölümüdür. Yüksük şeklinde olan bu parça, sağladığı asitlerle en sert toprak ve kaya parçalarını delerek kökün ilerlemesini sağlar.
- Uzama Bölgesi
Kaliptradan sonra gelen ve birkaç milimetre uzunluğundaolan bu kısım kökün uzamasını sağlar.
- Emici Bölge
Üzeri ince emici tüylerle kaplı olan bu kısım, topraktan suda erimiş besin maddelerini alır, iletken bölgeye verir.
- İletken Bölge
Bu kısım üzeri sert kabukla örtülü, emici bölgeden aldığı besini asmanın toprak üstü bölümüne taşır ve özümlenmiş karbon hidratları yaşlı dal ve köklere depo etmede görevlidir.
Asma kökleri uygun ortam bulduğu taktirde, verimli olarak yaşadığı 40-50 yıl içerisinde 10-15 metre derinliğine kadar uzanır. Bundan dolayı, toprak derinliğine geçme imkânı bulduğu takdirde asma kuraktan korkmaz, dip veya yan kökler derin tabakalardan su ve besin ihtiyacını karşılarlar.
Asmanın Döllenme Biyolojisi
Bağlarda zaman zaman döllenme problemi yaşandığından ana çeşidin yanında dölleyici olarak bir başka çeşidin veya çeşitlerin dikilmesi zorunlu olmaktadır. Bu nedenle bağ tesisinde çeşitler iki değişik yöntemle yerleştirilmektedir. Bunlardan birincisi 8 omcaya bir dölleyici (baba çeşit) gelecek şekilde, ikincisi ise 2 sıra ana çeşidin yanında 1 sıra dölleyici olacak şekilde çeşit yerleştirilir.
Tozlayıcı çeşit olarak çimlenme yeteneği yüksek, bol çiçek tozu veren ana çeşitle aynı dönemde çiçeklenen, ekonomik değere sahip çeşitler seçilmelidir.
Dölleyici çeşit (babalık) seçiminde dikkat edilecek noktalar şunlardır;
- Dölleyicinin bol çiçek tozu oluşturması ve çiçek tozlarının çimlenme oranının yüksek olması gerekir.
- Dölleyici çeşitle, ana çeşidin çiçeklenme dönemlerinin birbirine uyması gerekir.
- Dölleyici çeşidin çiçeklenme döneminin uzun olması gerekir.
- İki çeşit arasında döllenmede kısırlık olmamalıdır.
- Dölleyici çeşidinde o bölge için ekonomik öneme sahip bir çeşit olması gerekir.
Üzüm Çeşitleri
Kültür asmasının anavatanı içinde yer alan ülkemizde 1200’den fazla çeşit bulunmakla birlikte bunlardan çoğunun ekonomik değeri yoktur. Seçimde özellikle bölgeye iyi uyum gösteren pazar değeri yüksek standart (sofralık, şaraplık ve kurutmalık) çeşitler üzerinde durulmalıdır.
Sofralık Üzüm Çeşitleri
Alphonse Lavallee
Yaygın yetiştiği yer: Marmara Bölgesi, İç ve Güney Doğu Anadolu
Tanenin rengi: Siyah-Mor
Şekli: Yuvarlak
İriliği: Çok iri (7-9 gr)
Ortalama çekirdek sayısı: 3-4
Kabuk kalınlığı: Kalın
Aroma: Tatlı
Salkımın şekli: Konik
Salkım sıklığı: Dolgun
Salkım İriliği: İri (500-600 gr)
Olgunlaşma zamanı: Orta mevsim (Eylül başı)
Kullanma yönü: Sofralık
Koyu mor iri taneli gösterişli, yola dayanıklı, pazar değeri yüksek sofralık bir çeşittir. Kuvvetli ve verimli taban topraklara uygundur. Kısa budanır. Kordon terbiye sistemiyle iyi sonuç verir. Dölleyici olarak kullanılır. Asma yaprakları sonbaharda kırmızı bir renk alır.
İtalya
Yaygın yetiştiği yer: Marmara, İç ve Güney Doğu Anadolu Bölgeleri
Tanenin rengi: Beyaz
Şekli: Basık oval
İriliği: İri (6-7 gr)
Ortalama çekirdek sayısı: 1-4
Kabuk kalınlığı: Kalın
Aroma: Tatlı kokulu
Salkımın şekli: Konik, dallı
Salkımın Sıklığı: Dolgun
Salkımın İriliği: Orta-iri (400-500 gr)
Olgunlaşma zamanı: Orta mevsim (Eylül başı)
Kullanma yönü: Sofralık
Taneleri hafif kokuludur. Mantari hastalıklara oldukça hassastır. Gelişmesi ve verimi iyidir. Kısa budamaya uygundur.
Amasya beyazı
Yaygın yetiştiği yer: Çanakkale, Orta Anadolu Bölgesi
Tanenin rengi: Beyaz
Şekli: Yuvarlak
İriliği: İri (5-6 gr)
Ortalama çekirdek sayısı: 2-3
Kabuk kalınlığı: Orta
Aroma: Tatlı
Salkımın şekli: Konik
Salkımın Sıklığı: Sık
Salkımın İriliği: İri (500-600 gr)
Olgunlaşma zamanı: Orta mevsim (Eylül sonu)
Orta mevsimde yetişen sofralık bir çeşittir. Omcaların gelişmesi ve verimliliği ortadır. Kısa- karışık budama ister.
Hafızali
Yaygın yetiştiği yer: Marmara ve İç Anadolu Bölgesi (Tekirdağ, Kırklareli, Edirne)
Tanenin rengi: Beyaz
Şekli: Uzun oval
İriliği: İri (5-7gr)
Ortalama çekirdek sayısı: 1-3
Kabuk kalınlığı: Orta kalın
Aroma: Çok tatlı, hoş lezzetli
Salkımın şekli: Konik
Salkımın Sıklığı: Dolgun
Salkımın İriliği: İri (350-500 gr)
Olgunlaşma zamanı: Orta–geç Eylül ortası
Kullanma yönü: Sofralık
Trakya Bölgesinin en yaygın sofralık beyaz çeşittir. Balkan ülkeleri ve İtalya’da çok yetiştirilir. Omcaları iyi gelişir ve verimlidir. Kısa - karışık budama ister. Orta Anadolu’da da iyi sonuç vermektedir.
Razakı
Yaygın yetiştiği yer: Marmara güneyi, İç ve Güney Doğu Anadolu
Tanenin rengi: Beyaz
Şekli: Basık oval
İriliği: İri (6-7gr)
Ortalama çekirdek sayısı: 2-4
Kabuk kalınlığı: İnce
Aroma: Tatlı
Salkımın şekli: Konik, dallı
Salkımın Sıklığı: Dolgun
İriliği: İri (400-500gr)
Olgunlaşma zamanı: Orta mevsim (Ağustos sonu-Eylül başı)
Kullanma yönü: Sofralık
Yurdumuzun hemen hemen her bağ bölgesinde razakı adıyla anılan gösterişli, yol ve muhafazaya uygun bir sofralık çeşittir. Verimli bir çeşit olup karışık budanır.
Hamburg misketi
Yaygın yetiştiği yer: Marmara ve Orta Anadolu Bölgesi
Tanenin rengi: Siyah
Şekli: Oval
İriliği: Orta (5-6 gr)
Ortalama çekirdek sayısı: 2-3
Kabuk kalınlığı: Orta
Aroma: Tatlı kokulu
Salkımın şekli: Konik, kanatlı
Salkımın Sıklığı: Seyrek
Salkımın İriliği: Orta (300-350 gr)
Olgunlaşma zamanı: Orta mevsim (Eylül başı)
Kullanma yönü: Sofralık, şaraplık
Hem sofralık hem de şaraplık olarak değerlendirilen kokulu bir çeşittir. Omcaları kuvvetli gelişir, verimi iyidir. Kısa-karışık budama ister. Fakat uzun budandığında daha iyi ürün alınır.
Parmak
Yaygın yetiştiği yer: Orta Anadolu Bölgesi (Nevşehir, Kayseri, Konya)
Tanenin rengi: Beyaz
Şekli: Uzun oval
İriliği: Orta (3-4 gr)
Ortalama çekirdek sayısı: 1-2
Kabuk kalınlığı: Orta
Aroma: Tatlı
Salkımın şekli: Konik, dallı
Salkımın Sıklığı: Dolgun
Salkımın İriliği: İri (300-400 gr)
Olgunlaşma zamanı: Orta geç mevsim (Eylül sonu)
Kullanma yönü: Sofralık
Orta Anadolu’da yaygın olarak yetiştirilir. Beyaz ve kırmızı tipi vardır. Gelişmesi ve verimi iyidir. Kısa- karışık budama ister.
Karagevrek
Yaygın yetiştiği yer: Orta Anadolu Bölgesi
Tanenin rengi: Siyah
Şekli: Yuvarlak
İriliği: Orta (2-3 gr)
Ortalama çekirdek sayısı: 2-3
Kabuk kalınlığı: Orta
Aroma: Az tatlı
Salkımın şekli: Silindir
Salkımın Sıklığı: Dolgun
Salkımın iriliği: Orta (200-250 gr)
Olgunlaşma zamanı: Orta mevsim (Ağustos ortası)
Kullanma yönü: Sofralık
Fizyolojik dişi çiçeklidir, dölleyiciye ihtiyaç gösterir. Taneleri koyu mor renkli, orta lezzette fazla gösterişli olmayan bir çeşittir. Gelişmesi orta, verimi iyidir. Kısa budama ister.
Çavuş
Tanenin rengi: Beyaz
Şekli: Yuvarlak
İriliği: İri (4-7gr)
Ortalama çekirdek sayısı: 1-3
Kabuk kalınlığı: İnce
Aroma: Tatlı, hafif kokulu
Salkımın şekli: Dallı, konik
Salkımın Sıklığı: Seyrek, dolgun
Salkımın İriliği: Orta (400-500 gr)
Olgunlaşma zamanı: Erkenci (Ağustos başı)
Kullanma yönü: Sofralık
Türkiye’nin her yerinde rastlanmakla beraber daha ziyade Marmara Bölgesi’nde ve Bozcaada’da geniş olarak yetiştirilmekte olan erkenci bir çeşittir. Tanesinin gevrek, sulu ve hoş aromalı olması, çekirdeklerinin kolay ezilmesi nedeniyle çok sevilen bir çeşittir. Tek kusuru fizyolojik dişi çiçekli olması ve dölleyici bir çeşide ihtiyaç göstermesidir. Karasakız ve Hacıbalbal ve Hamburg misketi çeşitleri dölleyici olarak kullanılmaktadır. Omcalar kuvvetli gelişir,oldukça iri verimli bir çeşittir. Kısa budanır.
Dımışkı (Dımışkî)
Yaygın yetiştiği yer: Güney Doğu Anadolu Bölgesi
Tanenin rengi: Beyaz
Şekli: Ucu küt konik
İriliği: İri (7-8 gr)
Ortalama çekirdek sayısı: 2-3
Kabuk kalınlığı: Kalın
Aroma: Tatlı, sulu
Salkımın şekli: Uzun, konik
Salkımın Sıklığı: Orta dolgun
Salkımın İriliği: İri (400-500 gr)
Olgunlaşma zamanı: Orta Mevsim (Eylül başı)
Kullanma yönü: Sofralık
Taneleri ve salkımları iridir. Omcaları kuvvetli gelişir, verimi iyidir. Güneydoğu Anadolu’nun önemli sofralık çeşitlerinden biridir. Kurutmalık olarak da değerlendirilmektedir. Karışık budanır.
Muscat Rein Des Vignes
Yaygın yetiştiği yer: Marmara ve Akdeniz Bölgesi
Tanenin rengi: Beyaz
Şekli: Yuvarlak
İriliği: Orta(4-5gr)
Ortalama çekirdek sayısı: 2-3
Kabuk kalınlığı: Orta Kalın
Aroma: Tatlı, kokulu
Salkımın şekli: Konik
Salkımın Sıklığı: Sık
Salkımın iriliği: Orta (200-300 gr)
Olgunlaşma zamanı: Erkenci(Temmuz-Ağustos)
Kullanma yönü: Sofralık
Yurdumuzda yeni yayılan, kokulu, erkenci, sofralık bir çeşittir. Salkımları sık, taneleri gevrek ve suludur. Yola iyi dayanamaz. Salkımlarında irili ufaklı taneler teşekkül ettiğinden bazen görüntüsü hoş değildir. Omcaların gelişmesi orta, verimi iyidir. Kısa ve karışık budanır.
Cardinal
Yaygın yetiştiği yer: Marmara, Ege, Akdeniz ve İç Anadolu Bölgesi
Tanenin rengi: Kırmızı – Mor
Şekli: Basık oval
İriliği: İri (6-9 gr)
Ortalama çekirdek sayısı: 2-4
Kabuk kalınlığı: Orta
Aroma: Tatlı
Salkımın şekli: Konik
Salkımın Sıklığı: Dolgun
Salkımın İriliği: İri (500-600 gr)
Olgunlaşma zamanı: Erkenci (Temmuz-Ağustos)
Kullanma yönü: Sofralık
Çok iri taneli salkımlı ve erkenci sofralık bir çeşittir. Omcaları kuvvetli gelişir. Verimi çok iyidir. Kısa budanmalıdır. Kordon terbiye sistemleri önerilir. Çiçekten önce somak seyreltmesi kaliteyi artırır. Sıcak yerlerde güneş yanıklığı, taban yerlerde tane çatlaması görülebilir.
Müşküle
Yaygın yetiştiği yer: Marmara Bölgesi (İznik, Geyve)
Tanenin rengi: Beyaz
Şekli: Basık oval
İriliği: Orta(3-5gr)
Ortalama çekirdek sayısı: 1-3
Kabuk kalınlığı: Kalın
Aroma: Tatlı, hoş lezzetli
Salkımın şekli: Kanatlı, dallı
Salkımın Sıklığı: Orta dolgun
Salkımın iriliği: Orta (200-300 gr)
Olgunlaşma zamanı: Geççi-son turfanda (Ekim başı)
Kullanma yönü: Sofralık
İznik ve Geyve civarında yetiştirilen son turfanda sofralık bir çeşittir. Omcaları kuvvetli gelişir. Kordon şeklinde terbiye edildiğinde iyi ve kaliteli ürün alınmaktadır. Omcaların üzerinde bekletilerek veya soğuk hava depolarında muhafaza edilerek Pazar süresi uzatılmaktadır. İhraçlık çeşitlerimizden biridir. Kısa budama ister.
Kurutmalık Üzüm Çeşitleri
Yuvarlak çekirdeksiz
Yaygın yetiştiği yer: Ege Bölgesi
Tanenin rengi: Beyaz
Şekli: Yuvarlak
İriliği: küçük (1-3 gr)
Ortalama çekirdek sayısı: Çekirdeksiz
Kabuk kalınlığı: İnce
Aroma: Tatlı
Salkımın şekli: Uzun silindirik
Salkımın Sıklığı: Sık
İriliği: İri (350-450gr)
Olgunlaşma zamanı: Orta mevsim (Ağustos başı)
Kullanma yönü: Sofralık-Kurutmalık
Ege bölgesi bağlarının yarıdan fazlasını teşkil eden çekirdeksiz üzümlerin %90’ını bu çeşit oluşturur. Çok kaliteli kehribar sarısı kuru üzüm istihsal edilir ve çoğu ihraç edilir. Sofralık olarak da değerlendirilen ve aranan bir çeşittir. Kendine has lezzeti vardır. Çekirdeksiz olduğundan daneleri küçüktür ve pazara ulaşıncaya kadar tanelenme yapar. Hormon uygulanması, bilezik alma ve çilkim seyreltmesi yapılarak tane irileştirilebilir. Uzun budama gereklidir.
Sultani çekirdeksiz
Yaygın yetiştiği yer: Ege Bölgesi
Tanenin rengi: Beyaz
Şekli: Uzun oval
İriliği: Küçük (1-2 gr)
Ortalama çekirdek sayısı: Çekirdeksiz
Kabuk kalınlığı: İnce
Aroma: Tatlı
Salkımın şekli: Uzun silindirik
Salkım Sıklığı: Sık
İriliği: İri (350-450gr)
Olgunlaşma zamanı: Orta mevsim (Ağustos başı)o
Kullanma yönü: Sofralık-kurutmalık
Yuvarlak çekirdeksizle birlikte Ege bölgesi bağlarının yarıdan fazlasını oluşturan, dünyaca meşhur mükemmel kaliteli kurutmalık bir çeşittir. Sofralık olarak da kullanılmaktadır. Tanelerinin irileşmesi için hormon atılır, bilezik alınır ve çilkim seyreltmesi yapılır.
Tanelerinin bağlantıları zayıf olduğundan pazara ulaşıncaya kadar tanelenme yapar. Omcaları kuvvetli gelişir. Uzun budama isteyen bir çeşittir.
Şaraplık-Şıralık Üzüm Çeşitleri
Hasandede
Yaygın yetiştiği yer: Orta Anadolu Bölgesi (Ankara, Çorum, Çankırı)
Tanenin Rengi: Siyah
Tanenin şekli: Yuvarlak
Tanenin iriliği: Orta
Tanenin ortalama çekirdek sayısı: 2-3
Kabuk kalınlığı: Orta
Aroma: Tatlı
Salkımın şekli: Konik
Salkımın Sıklığı: Dolgun
Salkımın İriliği: İri
Olgunlaşma zamanı: Orta mevsim (Eylül ortası)
Kullanma yönü: Şaraplık ve sofralık
Ankara, Çorum ve Çankırı yöresinde yetiştirilen bir çeşittir. Orta Anadolu’da yapılan beyaz şarapların çoğu bu çeşidin şarabıdır (4-5 gr/l). Tatlı, doyumlu ve kendine özgü aromalı olması nedeniyle sofralık olarak da kullanılır. Kısa budanır. Sek ve dömüsek şarabı yapılır. Sek şarapları sofra şarabı niteliğinde orta kalitededir. Alkol derecesi %12 dolayında, toplam asidi, beyaz şaraplar için gerekenden biraz düşüktür.
Kalecik karası
Yaygın yetiştiği yer: Ankara
Tanenin rengi: Siyah
Şekli: Yuvarlak
İriliği: Orta
Ortalama çekirdek sayısı: 1-2
Kabuk kalınlığı: Kalın
Aroma: Tatlı
Salkımın şekli: Konik, kanatlı
Salkımın Sıklığı: Sık
Salkımın İriliği: Orta
Olgunlaşma zamanı: Orta mevsim (Eylül sonu, Ekim başı)
Kullanma yönü: Şaraplık
Orta Anadolu, Ankara, Kalecik ve Kırıkkale dolaylarında yetiştirilen çok kaliteli sek şarap yapılan bir çeşittir. Dolgun ve dengeli şarap verir. Orta Anadolu’nun en kaliteli siyah şaraplık çeşididir. Verimi iyidir. Kısa veya karışık budanır. Şarabında %12-13 alkol, 5-7gr/l Total asit ve 23-24gr/l şekersiz kuru madde vardır.
Kara dimrit
Yaygın yetiştiği yer: Orta Anadolu Bölgesi
Tanenin rengi: Siyah
Şekli: Yuvarlak
İriliği: Küçük
Ortalama çekirdek sayısı: 1-2
Kabuk kalınlığı: İnce
Aroma: Tatlı
Salkımın şekli: Silindirik, kanatlı
Salkımın Sıklığı: Sık
Salkımın İriliği: Orta
Olgunlaşma zamanı: Orta mevsim (Eylül ortası)
Kullanma yönü: Şaraplık ve şıralık
Alkolü normal, asidi düşük, orta kalitede şıra ve şarap verir. Mahsul darlığı çok iyidir. Kısa- karışık budama ister. Orta Anadolu’da yaygın olarak yetiştirilir.
Narince
Yaygın yetiştiği yer: İç Anadolu (Tokat)
Tanenin rengi: Beyaz
Şekli: Yuvarlak
İriliği: Orta
Ortalama çekirdek sayısı: 2-3
Kabuk kalınlığı: Orta
Aroma: Tatlı
Salkımın şekli: Konik, Kanatlı
Salkımın Sıklığı: Dolgun
Salkımın İriliği: İri
Olgunlaşma zamanı: Son turfanda (Ekim başı)
Kullanma yönü: Şaraplık
Tokat ve Amasya bölgesinde bağların %80-90’ı bu çeşitten kurulmuştur. Yerli çeşitlerimiz arasında en kaliteli sek ve dömüsek şarap yapılan çeşitlerden biridir. Verimli bir çeşittir.
Kısa – karışık budanır. Sek şarabın alkol derecesi %11-13 arasında, asidi 6-7 gr/l civarındadır. Sek şarapları gibi, dömüsek şarapları da kimyasal bileşim ve aromaları bakımından iyi ve kaliteli olmaktadır.
Emir
Yaygın yetiştiği yer: Orta Anadolu Bölgesi (Nevşehir, Kırşehir, Kayseri)
Tanenin Rengi: Beyaz
Şekli: Yuvarlak
İriliği: Orta
Ortalama çekirdek sayısı: 2-3
Kabuk kalınlığı: Orta
Aroma: Tatlı
Salkım Şekli: Konik
Salkım Sıklığı: Sık
İriliği: Orta
Olgunlaşma zamanı: Orta mevsim (Eylül ortası)
Kullanma yönü: Şaraplık
Nevşehir, Kırşehir, Kayseri ve Niğde çevresinde yetiştirilen Orta Anadolu’nun kaliteli şaraplık çeşididir. Sek Ģarabı yapılır. Alkol dercesi %10-11, asidi 5-6gr/l civarındadır. Kuru madde ve pH’si kalite şaraplar için belirlenmiş sınırdadır. Omcaları iyi gelişir. Kısa budanan verimli bir çeşittir.
Üzüm Yetiştirme Koşulları
Üzüm hangi topraklarda yetişir? Üzüm için en uygun sıcaklıklar nelerdir? Üzüm için makul güneşlenme süresi ne kadardır? Üzümün iklim istekleri nedir?
- 11-16°COptimum Sıcaklık
- 11 °CMinimum Sıcaklık (Gelişim)
- 11-°CMinimum Sıcaklık (Yaşam)
- 35+°CMaksimum Sıcaklık
Üzüm Bitkisi İçin Sıcaklıklar Nasıl Olmalıdır?
Yıllık ısı ortalaması
Yıllık ortalama sıcaklığın 11-16°C olduğu yöreler bağcılık için uygun yerlerdir.
Günlük sıcaklık ortalaması
Asma gelişme devresi oldukça uzun olan bir bitkidir. İlkbaharda, günlük sıcaklık ortalaması +11 derecenin üstüne ulaştığında asma gelişmeye başlar, sonbaharda sıcaklık ortalaması bu değerin altına düşünceye kadar gelişmesini sürdürür. Üzümün olgunlaşma devresinde sıcaklık ortalaması 18°C olmalıdır.
Vejetasyon süresi ve yıllık sıcaklık toplamı
İlkbaharın son donları ile sonbaharın ilk donları arasındaki gün sayısı, vejetasyon süresi ve asmaların bu dönem içindeki sıcaklık toplamı istekleri, asma yetiştiriciliği sınırlayan önemli bir faktördür.
Bir üzümün olgunlaşabilmesi için belirli bir sıcaklık ve güneşlenme süresine ihtiyaç vardır. Bu sıcaklık ve güneşlenmenin yeterli olmadığı durumlarda üzümün kalitesi ve kantitesi düşmektedir. Vejetasyon süresinin kısa sürdüğü bölgelerde, istenen ışık ve sıcaklık toplamı yeterli değilse, asmalar zamanında çiçek açmadıkları gibi, üzümlerde zamanında olgunlaşamazlar.
Sıcaklık toplamının yetersiz oluşu, yeteri kadar karbonhidratların teşekkül edememesi yüzünden, üzümlerin ekşi kalmasına sebep olur.
Tat, hoş koku ve renk maddeleri olgunluğun gidişi üzerinde doğrudan doğruya etkilidir. Tadı ve aroması istenen düzeyde olmayan, renkten yoksun üzümler iyi bir değer bulamazlar.
Enlem ve yükselti arttıkça vejetasyon süresi kısalır. Yine bu yörelerde sıcaklıklar daha düşüktür. Aynı zamanda ilkbahar donları hâkimdir ve sonbahar donları da erken meydana gelmektedir. Geç olgunlaşan çeşitler böyle bölgelerde ekonomik olarak yetiştirilemezler.
Asmalarda, ortalama sıcaklığı 11°C’nin üzerinde olan günlerin toplamı olarak ifade edilen vejetasyon süresinin 180 günden fazla olması gerekmektedir.
Bir yerde asmanın normal gelişip mahsul verebilmesi ve meyvelerini tam olarak olgunlaştırabilmesi için, bir vejetasyon dönemi içinde 11 derecenin üzerinde; Erkenci çeşitlerde 1600-2000°C, geççi çeşitlerde ise 3000°C ve daha fazla yıllık ısı toplamına ihtiyaç vardır.
İlkbahar Geç, Sonbahar Erken Donları (Akdonlar- Kırağılar)
Bağcılığı sınırlayan ekolojik faktörlerden en önemlisi geç ilkbahar ile erken sonbahar donlarıdır. Bu donlar kırağı şeklinde, ısının sıfırın altında -3,- 5 ºC’lere düşmesiyle sabaha karşı suyun çiçek, yaprak, meyveler üzerinde donması suretiyle meydana gelir.
İlkbahar geç donlarından, çiçekler, körpe filiz ve yeni oluşan küçük meyveler zarar görür. Gözlerin patladığı ve tomurcukların sürmeye başladığı dönemde oluşan ve sık sık tekrarlayan geç ilkbahar donları belirli yerlerde bağcılığı kısıtlayabilmekte, ancak bazı önlemlerle bağcılık yapılabilmektedir.
Sonbaharda erken gelen donlar, üzüm, sürgün ve bazen yapraklara zarar verir. Genç omcalar da odunlaşmaya mani olarak kurumalara neden olur. Sonbahar erken donları özellikle geç olgunlaşan üzümlerde zararlı olur.
Özellikle vejetasyon süresi uzun anaç veya çeşitler ile çalışırken o yörenin don faktörü iyi incelenmelidir.
İlkbahar Geç Donları; Asmalarda
- Eksi 3,5°C’de açılmak üzere olan kış gözleri
- Eksi 2,5 °C’de taze sürgünler (3 dakika dayanır.)
- Eksi 2 °C’de çiçek salkımları ve yapraklar zarar görür.
İlkbahar Geç Donlarından Bağı Korumak İçin
- Bağlar, don tabanı oluşturan vadiler ve çukur alanlar yerine meyilli arazilerde kurulmalı
- Bağlar, don tabanı oluşturan vadiler ve çukur alanlar yerine meyilli arazilerde kurulmalı
- Soğuk havanın akıp gitmesi için sıraların düzgün oluşturulmalı
- Yüksek gövdeli terbiye sistemleri uygulanmalı
- Budama mümkün olduğu kadar geciktirilmeli
- Kış budaması ne kadar geç yapılırsa, gözlerde o kadar geç uyanır ve sürer. Bu nedenle budamanın gözlerin kabarmaya başladığı dönemde budama ne kadar geciktirilirse geç donlardan korunabilir. Yine, ilkinde dalların kısaltılması, ikincisinde ise budamanın tamamlanması şeklinde çift budama yapılarak bağlarda gözlerin sürmesi geciktirilebilir. Asmanın bir yaşındaki dalında uyanma önce uçtan başlayarak dibe doğru iner. Yani budanmayan bir yıllık dalların altlarındaki gözler daha sonra uyanır. Erken budandığı zaman alt gözler erken sürmeye başlar
- Bağlarda toprak yüzeyi otlu bulundurulmalı
- Geç süren çeşitler tercih edilmeli
- Bağ etrafında ve içinde sap, saman, lastikler sabaha karşı yakılarak bağ duman altında tutulmalı, asmalar arasında sobalar yakılarak sıcaklık yükseltilmeli
- Plastik örtüler kullanılarak donlardan korunmalı.
En düşük ısı (kara donlar)
Asma için 11°C’nin altında ve 35°C’nin üstündeki sıcaklıklar elverişsiz sıcaklıklardır.
Kültür asmaları bitki olarak -20°C’ye kadar dayanabilirler. Düz, hava sirkülâsyonu olmayan, nemli arazilerde -20 °C'de 4-5 saat devam eden donlarda asmanın toprak üstü kısımları tamamen donar ve ölür. Kış donlarından asmaların korunması amacı ile Orta Anadolu’nun bir kısım yerleri ile Doğu Anadolu’da asmalara alçak boy verilir ve bağlar yaprak dökümünden sonra 15-20 cm kalınlıkta toprakla örtülür.
Asmanın - 12°C’de kış gözleri ve - 16°C'de dalları ve - 20°Cde yaşlı kısmı zarar görür.
Kış Donlarından Bağı Korumak İçin
- Zayıf anaçlarda alçak gövdeli taç oluşturmak
- Fazla azotlu gübreden kaçınmak
- Fosforlu ve potasyumlu gübrelerle dengeli beslemek
- Fazla ve özellikle son zamanlarda sulama yapmaktan kaçınmak
- Soğuğa dayanıklı anaçlar seçmek (Vitis riperia, Vitis labrusca, Vitisamurensis) gibi eksi 40°C’ye dayanan anaçlar yoluyla kış donlarından bağımızı koruyabiliriz.
Yüksek sıcaklıklar
Sıcaklığın 35-40°C’ye ulaşmasıyla birlikte sürgün, yaprak ve taneler üzerinde yanıklıklar oluşur. Bitki ve toprak yüzeyinden aşırı su kaybı olduğundan kıraç alanlarda su dengesi bozulan omcalarda yeterli gölgelenmeyen taneler tümüyle buruşur. Doğrudan güneşe maruz kalan kısımlarda koyu kahverengi-siyah yanık lekeleri oluşur.
- 1500-1600 saatMinumum Güneşlenme Süresi
Üzüm Yetiştiriciliğinde Güneşlenme
Asma gelişmesi, fotosentez, tanedeki tat ve renk oluşumu için bol ışığa ihtiyaç vardır. Güneş ışınlarının daha dik geldiği güney veya güney batı yönlerine meyilli yerlerde kurulan bağlar güneşten daha fazla yararlanırlar. Çabuk ısınan ve sıcak olan böyle mevkilerde üzüm kalitesi daha iyi olur. Asma, bir vegetasyon dönemi içerisinde 1300 saatlik güneşlenme ister. Ancak, ekonomik anlamda bağcılık için 1500-1600 saat güneşlenmeye ihtiyacı vardır.
Asmaların büyüme ve gelişmelerinde, ışığın farklı renklerdeki dağılımı, ışık yoğunluğu, günlük ışıklanma süresi ve gelişme boyunca toplam ışıklanma süresi gibi faktörler etkilidir.
Doğal ışık kaynağı güneştir. Bu yüzden bağları güneş ışığından maksimum düzeyde yararlanacak biçimde kurmak gerekir. Bu nedenle sislilik, bulutluluk oran ve süresi fazla olan yörelerde bağ kurulması uygun değildir. Endüstri bölgeleri gibi hava kirliliğinin bulunduğu yerlerde kurulan bağlar güneş ışınlarından yeteri kadar yararlanamazlar. Aynı şekilde gerek fabrika dumanları ve tozlarının yoğun olduğu bölgelerde, gerek tozlu yol kenarlarında kurulan bağlarda bulunan asmaların üzeri toz tabakasıyla kaplanmakta ve bu durum güneş ışınlarından yeterince yararlanmalarını engellemektedir.
Asmaların dengeli bir şekilde büyüme ve gelişmeleri için bağların ve içindeki asma sıralarının yönlendirilmesi önemlidir. Asma sıralarının kuzey-güney doğrultusunda düzenlenmesi halinde, asmalar ışıktan dengeli bir şekilde yararlanırlar.
Yağış (yağmur)
Bir bölgede, senelik ortalama yağışların 500-600 mm olması ve bu yağışın da mevsimlere dağılması halinde sulama olmaksızın bağcılık yapılabilir. Aksi halde bağların sulanmaları gerekir. Kışın ve ilkbahar başlarında gelişme devresindeki yağışlar asma için çok yararlıdır. Ancak, asmaların çiçeklenmesi sırasında meydana gelen sürekli yağışlar tozlanmayı zorlaştırır, meyve tutumuna engel olur. Bunun dışında yağışlar, olgunluk zamanında meyve çürüklüğüne neden olabilir.
Hasada yakın tarihlerdeki yağış veya sulama olgunluğu geciktirmekte, hatta taneleri çatlatabilmektedir. Normal bağcılık bölgelerinde üzümlerin olgunlaşma dönemlerinde yağışlı günlerin sayısı 10-12 günü geçmemelidir.
Yine kurutmalık üzüm yetiştiriciliği yapılan yörelerde üzüm kurutma periyodunda günlerin yağışsız geçmesi gerekmektedir.
Sonuç olarak don düşmeden, hasat ve kurutma sonuna kadar geçen devresi yağışsız olan bölgelerde bağcılık (özellikle çekirdeksiz üzüm yetiştiriciliği) daha sağlıklı olarak yapılabilir.
Nem (rutubet)
Hava neminin de bağcılıkta önemi vardır. Fazla nemli havalar çeşitli mantari hastalıkların çoğalmasına yol açar, kaliteyi bozar. Bunun yanında fazla kuru havada danelerin büyümesini önler, kabukların fazla kalınlaşmasına sebep olur. Yazın ortalama %60-70 nem asmalara iyi gelir.
Rüzgârlar
Bağcılığı etkileyen diğer bir iklim faktörü de, şiddet ve yönleri ile rüzgârlardır. Rüzgârlardan korunmuş yerlerde bağcılık her zaman daha uygundur. Belirli yönlerden esen kuvvetli ve devamlı rüzgârlar asma yetiştiriciliğinde olumsuz etki yapar. Çiçeklenme sırasında esen sıcak ve kuru rüzgârlar çiçeklerin iyi döllenmesini önler. Devamlı esen kuvvetli rüzgârlar genç sürgünleri kırar, salkımlara ve yapraklara zarar verir ayrıca ilaçlamalara engel olur. Yine ilkbaharda esen nemli lodos rüzgârı hastalık (mildiyö ve külleme) yapıcı etkilere sahiptir.
Hasada yakın esen kurutucu sam rüzgârları daneleri küçük, kavruk bırakır ve döker. Asmalarda buharlaşmayı hızlandırarak susuzluk oluşturur. Böyle ürün ve kalite kaybına neden olur. Buna karşılık hafif ve nemli bölgelerden gelen rüzgârlar faydalıdır. Havanın kuruluğunu giderek asmaların susuzluğunu azaltır. İlkbaharda esen hafif rüzgârlar asmalarda çiçeklerin döllenmesine yardımcı olurlar.
Sisler
Çiçeklenme sırasında, havaların sisli veya yağışlı geçmesi, asmalarda tozlanmayı önlediğinden döllenme olmaz ve asmalar meyve vermezler. Sis sıcakla beraber olursa mantari hastalıklar çoğalır. Üzümlerin olgunluk zamanı olursa güneşi perdelediğinden üzümlerin rengi iyi olmaz, kalitesi bozulur. Ancak sisin ak donlar olacağı zaman sabaha karşı meydana gelişinde dona mani oluşu yönünden bir faydası vardır.
Dolular
Asmaların ince dallarını kırar, yapraklarını parçalar, üzümleri yaralar. Yara yerlerinde mantari hastalıkların çoğalmasına sebep olur. Dolu meyvecilik ve bağcılık açısından çok tehlikelidir. Ancak zirai sigorta sistemi ile yetiştiricilerin zararları karşılanabilir.
Seller ve sağanaklar
Şiddetli ve uzun süren seller zararlı etki yapar. İçlerinde sürükledikleri taşlarla asmaların gövdelerini veya çok şiddetli olursa köklerinden sökerler. Ayrıca asmalar uzun zaman sel suları altında kalırlarsa boğularak kururlar.
Bir yerde seller çok sık olur ve durmadan bağ toprağının üzerine mil oturursa zamanla asma köklerinin oksijen alması güçleşir, bu yüzden asmalar büyüyeme ve sonunda ölürler. Bu gibi durumlarda milleri dışarı taşımak gerekirse de çoğunlukla çok masraflı olur.
Yöney
Bağ kurulacak yerin yönü de önemlidir. Güneyler güneş ışınları daha çok dikine düşüğünden sıcak yönlerdir. Güney yamaçlarda asmalar, düzlüklerden ve diğer yöneylerden daha erken uyanır ve ürünlerini erken olgunlaştırır.
Kışları ve özellikle ilkbaharda soğuk havanın kolayca toplanabileceği, etrafları yüksek tepelerle çevrili ve nispeten dar akarsu vadileri bağcılığa elverişli değildir. İlkbaharda asmalar uyandıktan sonra don olayları çok görülmektedir. Böyle soğuk havalar alçak yerlerde ve vadilerde toplanırlar. Buralardaki bağlarda bulunan asmalar ya sürmüş ya çiçek açmış veya yeni meyve tutmuş iseler bu donlardan büyük zarar görürler. Onun için bu gibi yerlerde bağ kurmaktan kaçınılmalı, tatlı meyilli yamaç araziler tercih edilmelidir.
- 6-8 pHpH Seviyesi
- İyiDrenaj
- Humuslu, Tınlı-Kumlu veya Kumlu-TınlıToprak Tipi
Üzümün Toprak İsteği Nasıldır?
Bağcılık için toprak, üzerinde uzun yıllar yaşayacağı ve besleneceği yerdir. Toprak, asmalara mekanik destek olmanın yanında, onlara su ve besin maddeleri de sağlamaktadır. Toprağın, asmaların büyümelerine, verimli olmalarına, salkımların kalitesine tesiri vardır.
Asmalar dikildiği yerleri uzun seneler işgal edeceğinden yapılan emek ve yatırılan masrafların boşa gitmemesi için isteklerine uygun topraklar üzerinde yetiştirilmeleri gerekir. Asmalar uzun ömürlü oldukları için toprak seçiminde yapılacak bir yanlışlığın zararları devamlı olur ve yıldan yıla artarak kendini gösterir.
Bağ Kurulması İçin Toprak Seçerken Üzerinde Durulması Gereken Hususlar
- Toprak tipi ve bunu göre değeri
- Toprağın derinliği ve taban toprağın özellikleri
- Taban suyu seviyesi ve özellikleri
- Toprak reaksiyonu ve tuzluluk
- Toprak yorgunluğu
Toprak Tipi ve Buna Göre Değeri
Bağcılık için en uygun toprak tipi Tınlı topraklar ve Humuslu topraklardır. Flokseranın hızla yayılması nedeniyle aşılı fidanlarla kurulan modern bağcılıkta kullanılan “Amerikan asma anaçları” toprak yönünden oldukça seçicidir.
Bağ kurulacak araziye uygun anaç seçimi ve uzun süre en yüksek verimin alınması için arazinin çeşitli yer ve derinliklerinden toprak örnekleri alınıp analiz edilmesi, sonuçta buna göre karar verilmesi şarttır. Bu, bağ tesisinde ilk ve temel kuraldır.
Anaç seçimi yönüyle yapılacak olan toprak tahlillerinde özellikle aktif ve toplam kireç miktarı, pH’sı, tuzluluk problemi olup olmadığı, taşlılık durumu arazinin nematod ile bulaşıklık durumu incelenir. Buna göre anaç kullanılır.
Genel olarak asma yetiştiriciliği için en uygun topraklar; derin, besin maddelerince zengin, iyi havalanan, iyi nem tutan, aynı zamanda fazla suyu geçiren, kolay işlenen, yeteri kadar humuslu, tınlı-kumlu veya kumlu-tınlı, zararlı düzeyde alkali, tuz ve asit birikimi ile nematod bulaşığı olmayan topraklardır.
Toprağın Derinliği ve Taban Toprağın Özellikleri
Asma kökleri uygun ortam bulduğu taktirde, verimli olarak yaşadığı 40-50 yıl içerisinde 10-15 metre derinliğine kadar uzanır. Ancak uygun topraklarda köklerin büyük çoğunluğu 2m’lik bir toprak tabakasında bulunur. Bu nedenle bağcılıkta en az 2 m kalınlığında bir toprak derinliğinin bulunması gerekir.
Taban suyu seviyesi ve özellikleri
Taban suyu yüksekliği köklerin bulunduğu toprak tabakasına çıkmamalıdır. Aksi halde asmanın köklerine zarar vereceğinden bağcılık yapılamaz. Bu gibi yerlerde bağ kurmak için drenaj kanalları açarak taban suyunu kök bölgesinin altına düşürmek ve kışında yükselmesini önlemek gerekir. Eğer ekonomik ve fizik olarak mümkün ise, taban suyu seviyesini düşürmek için yer altında devamlı drenaj sistemlerinin tesisi daha uygun olacaktır.
Toprak reaksiyonu ve tuzluluk
Birçok meyve türünde olduğu gibi bağcılıkta’ da için en uygun toprak reaksiyonu pH 6–8 arasıdır.
Tuzluluk bağ için istenmez. Tuzların toprakta yığılması çoraklığa neden olur. Bu maddeler kalsiyum, magnezyum, potasyum, sodyum gibi toprak alkalilerinin tuzlarıdır.
Toprak yorgunluğu
Bağcılığa en uygun toprak, üzerinde hiç bağcılık yapılmamış yeni açmalarla, eskiden bağ olup da uzun süre boş bırakılmış yerlerdir. Uzun yıllar üzerinde bağ bulunan bir araziye hiç ara vermeden söküp hemen tekrar yeni bağ tesisi kurmamak gerekir. Çünkü toprakta asmaya karşı yavaş yavaş bir yorgunluk oluşmaktadır. Toprak yorgunluğu denilen bu olayda asmanın sürme gücü azalır, kökleri iyi gelişemez, sonuçta asmada bir durgunluk belirir ve kurur.
Bağcılıkta toprak yorgunluğunu gidermek için, söküm sonrası arazi 4-5 yıl nadasa bırakılarak dinlendirilmeli veya tek yıllık özellikle azot ve organik madde arttırıcı baklagil tarımı ile münavebe uygulanmalıdır. Ancak bundan sonra bu araziye yeniden bağ kurulabilir.
Üzüm (Bağda) Yetiştirme Teknikleri
Üzümde arazi hazırlığı nasıl yapılır? Üzümde fidan dikimi nasıl olmalı? Üzümde gübreleme ve sulama nasıl yapılmalı? Üzümde ne kadar taban gübresi kullanılmalı?
Bağ Kurulması
Modern bağ yetiştirme tekniğine uygun bir bağ tesisi her şeyden önce iyi bir planlamayı gerektirmektedir. Tesis öncesi planlama ne kadar iyi yapılırsa, ekonomik ömrü yaklaşık 50 yıl olarak kabul edilen bağlardan elde edilecek gelirde aynı oranda yüksek olacaktır.
Bağ tesisi için planlama yapılırken işletmede, sofralık, şaraplık, kurutmalık veya şıralık üzüm yetiştiriciliği konusunda amaç iyi belirlenmelidir.
Bağ işletmelerinin kurulması sırasında yapılacak hataları, tek veya iki yıllık ürünlerde olduğu gibi kısa sürede telafi etme imkânı yoktur. Aksine, bu hatalar yıllar ilerledikçe etkisini daha da artırmaktadır. Bu nedenle, bir bağın kurulması aşamasında her türlü ihtimal incelenmeli ve bağın karlılığı ortaya çıkarılmalıdır.
Yaşlı bir bağın her yıl düşük oranda yenilenmesi ve günün birinde büyük çapta bağın sökülmesi, ekonomik anlayışa uygun değildir. Arazinin büyük bir kısmının dinlenmeye bırakılması da daima düşük miktarda ürün elde edilmesine neden olmaktadır. Bu uygulama, aynı zamanda ardı ardına kurulmuş çok sayıda genç bağın işletmede bulunmasına neden olur ki; hem kısa sürede yüksek bir tesis masrafı gerektirmekte, hem de işletme içerisinde uzun süre ürün vermeyen geniş bir bağ alanının bulunmasına neden olmaktadır.
Ekonomik ömrünü tamamlayarak sökülen bağ arazisinin, yeni bir tesisten önce birkaç yıl dinlendirilmeye bırakılması zorunludur.
Bağ tesisi planlamasında ayrıca; yer seçimi, çeşit seçimi, anaç seçimi, döllenme biyolojisi, dikim şekilleri, dikim sıklığı, fidan temini, bağ yerinin hazırlanması, dikim ve dikim sonrası bakım işlemleri de dikkate alınmalıdır. Planlamanın en az, bağ yerinin hazırlamasından önceki yıl içerisinde yapılması gerekir.
Arazi Hazırlığı
Bağ tesis edilecek yerde aşağıdaki işlemlerin gerçekleştirilmesi gerekir.
Bağın Etrafının Çevrilmesi
Bağı, insan ve hayvan zararlarından korumak, arazinin çevresini belirlemek, rüzgârın etkisini azaltmak, sıcak ve soğuk hava akımlarına karşı bağı siper altına almak gibi amaçlarla, bahçenin etrafı taş duvarlar, teller veya yeşil çitlerle çevrilir.
Kurak bölgelerde ve rüzgârlı yerlerde rüzgârın hızını azaltmak için rüzgârların estiği bağın kenarına yüksek boylu ağaçlar dikilir.
Sabit Tesislerin Yerleştirilmesi
Bağcılık işletmelerinde gerek duyulan gübrelik ve sulama havuzu ile içinde depo, hangar, makine parkı ve işletme binası gibi sabit tesisler; bir plan içerisinde mümkün olduğu kadar bir arada ve birbirleriyle çalışma bağlantıları dikkate alınarak yerleştirilmelidir.
Rüzgârlı yerlerde sabit tesisler, rüzgârın esiş yönüne yerleştirilerek aynı zamanda rüzgâr kıran görevini üstlenmelerini sağlanır. Ayrıca işletme içerisinde bulunacak olan ana ve tali (yan)yollar işletme içi ulaşımı kolaylaştırıcı nitelikte planlanmalıdır.
Toprak Tesviyesi
Bağlarda, sulama, toprak işleme, hasat, her türlü taşıma ve mekanizasyon işlerinin kolayca yapılabilmesi için bağ yerinin dikimden önce düzeltilmesi lazımdır. Bağ kurulacak arazide, tesise engel olabilecek nitelikte büyük taş ve kayalar varsa bunların temizlenmesi, çukur yerlerin doldurulması, inişli çıkışlı, tümsekli yerlerin düzeltilmesi, engebeli yerlerde tesviye, eğimi fazla olan yerlerde teraslama yapılması gerekir.
Arazinin Kirizma Yapılması
Asma köklerinin kuvvetli bir gelişimini sağlamak için bağ tesis edilecek arazinin dikimden önce derin olarak işlenmesi ve havalandırılması gerekir.
Arazilerin çoğu, pulluk derinliğinin tam altında “Pulluk tabanı” olarak isimlendirilen sıkı, sert bir toprak tabakasına sahiptir. Bu tabaka, yıllarca aynı derinlikte toprak işleme, ekipmanların hareketi ve bazı durumlarda ise çiğnemeden dolayı oluşur. Sert yapı gösteren bu topraklarda kökler derine gidememekte, sulama suyu köklere düzgün bir şekilde dağılamamakta ve sınırlı bir kök gelişimi olmaktadır.
Bu nedenle bağ tesis edilecek yerler, dip kazanla bir metre arayla 80-100 cm derinlikte çapraz olarak işlenmesi gerekir.
Taban Suyunun Kurutulması (Drenaj)
Taban suyu yüksek olan veya kış döneminde yükselen yerlerde taban suyunu derinde tutmak ve fazla suyu akıtmak amacıyla yapılan işleme kurutma (drenaj) denir.
Sızıntı suyu az, taban suyu da fazla oynak olmayan yerlerde bahçe yerinin etrafına 2 m kadar derinlikte açık bir hendek yapmak ve hendeğin ağzını dışarıya akıtmak yeterlidir.
Sızıntı suyu fazla olan ve tarlanın birçok yerinde yüze vuran veya taban suları fazla oynak olup, kışın ve baharın fazla yükselen yerlerde, tarlanın en çukur yerine veya ortasına bir ana hendek açtıktan sonra, bu ana hendeğin iki yanına balık kılçığı gibi yan hendekler açılır. İçine delikli beton boru (künk) döşenir ve hendeklerin üstünü kapatılır. Böylece sular toplayıp akıtılır.
Taban Gübrelemesi
Bağ tesis edilen arazide toprağın fiziki yapısını iyileştirmek amacıyla tesisten önceki sonbahar döneminde yapılan kirizma veya derin toprak işleme sırasında dekara 3-4 ton yanmış ahır gübresi verilmelidir. Gübre, toprağın yüzünde açıkta bırakılmayarak hemen toprağa karıştırılmalıdır. Sonbahar sürümü esnasında çizi tabanına saf madde olarak dönüme 20-30 kg fosfor ve 40-50 kg potasyum, taban gübresi şeklinde verilebilir.
Bağ tesis etmeden önce toprağın yapısı, aktif kireç oranı, tuzluluk ve organik madde durumu, besin değerleri ve zararlıların (nemetot gibi) durumu analiz edilmelidir. Eksik olan mineraller gübreleme ile giderilmeli. Zararlılar varsa gerekli mücadele yapılmalıdır.
Fidan Dikimi
Bağlarda, ilerde yapılacak toprak işlemesi, sulama, mücadele, gübreleme ve hasat gibi bakım işlerinin sağlıklı olabilmesi için düzgün bir şekil ve aralıkta dikilmesi gerekir.
Asmalara Verilecek Aralık ve Mesafeler
Yeni bir tesiste uygulanacak dikim aralıkları; seçilen çeşidin ve anacın gelişme durumuna, iklime ve toprak faktörlerine, toprağın işlenme şekline, uygulanacak budama ve terbiye sistemlerine, sulama durumuna ve kültürel işlemlerin yapılması sırasında mekanizasyondan yararlanma düzeyine göre değişmektedir.
Seçilen üzüm çeşidinin gelişmesi kuvvetli, terbiye sistemi yüksek ve geniş, budama isteği karışık ise, omcaların birbirine gölge yapmaması için dikim aralıkları geniş bırakılmalıdır.
Telli terbiye şekillerinin uygulanacağı bağlarda toprak işleme, ilaçlama, gübreleme gibi işlerde traktörden yararlanılacağı düşünülerek sıra arası traktörün çalışabileceği genişlikte olmalıdır.
Bağ kurulacak arazinin taban, kır taban veya kıraç oluşuna göre de dikim aralıkları ayarlanabilir.
Ülkemiz bağ bölgelerinde 1,25 m’den 3,5 m’ye kadar değişen dikim aralıklarına rastlamak mümkündür. Ancak, son yıllarda bağlarda mekanizasyonun artması ile sıralar arası geniş tutulmaya başlanmıştır. Genel olarak bağlarda 1.5x3.0, 2.0x3.0 dikim aralıkları uygulanmaktadır.
Bağlarda Sıralara Verilecek Yön
Asmaların güneş ışınlarından daha iyi yararlanabilmesi için, genelde arazi şekli ile ilgili bir sorun yoksa sıralar kuzey-güney yönünde oluşturulmalıdır. Şiddetli ve devamlı esen rüzgârların hâkim olduğu yerlerdeki tele alınmış bağlarda, sıralar rüzgâr yönüne paralel olmalıdır. Böylece bağın daha iyi havalanması sağlanır ve sürgünler rüzgârlardan daha az etkilenir.
Sıcak bölgelerdeki sofralık üzüm bağlarında ise, salkımların güneş yanıklığından korunması açısından sıraların kuzeydoğu-güneybatı yönünde oluşturulması gerekir.
Küçük arazilerde sıraların arazinin uzun kenarına paralel olarak oluşturulması özellikle toprak işleme açısından avantajıdır. Çok meyilli yerlerde ise toprak erozyonunu azaltmak ve toprak işlemeyi kolaylaştırmak için sıralar tesviye eğrilerine paralel olarak oluşturulmalıdır.
Arazi engebeli değilse, yani çukur ve tepeliklerden oluşuyorsa, sıraların tesviye eğrilerine paralel geçirilmesini sağlamak için değişik kombinasyonlar yapılabilmektedir.
Fidanların Dikim Zamanı
Açık köklü asma fidanları, yörenin iklim şartlarına göre yaprakların döküldüğü geç sonbahar, kış süresince veya erken ilkbaharda dikilebilir.
Kışları sert gecen yerlerde erken ilkbahar dikimi, kışları ılıman geçen yerlerde ise geç sonbahar ve kış boyunca dikim yapılabilir.
Kışın dikilen fidanlar, ilkbaharda havalar ısınır ısınmaz yeni kök oluşturarak erken dönemde gelişmeye başladıklarından, tutma şansları daha yüksek olur. Geç sonbaharda en uygun dikim zamanı yaprak dökümünden hemen sonraki devredir.
İlkbahar dikimi ise toprak ısınıp tava gelince yapılmalıdır. Dikimden sonra yağışsız bir ilkbahar yaşanması halinde, tutum oranını artırmak için mutlaka sulama yapmak gerekir. İlkbahar dikimi yapılacak yörelerde, dikim ne kadar erken yapılırsa, asmalar yağışlardan ve vejetasyon devresinin uzunluğundan yararlanarak o kadar iyi gelişir.
Tüplü fidanlar ise, geç don tehlikesinin ortadan kalktığı ve aşırı sıcakların henüz başlamadığı ilkbahar sonu ve yaz başlarında dikilmelidirler. Yaklaşık olarak bu dönem iç bölgeler için Haziran’ın ilk yarısı, Ege ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri için Mayıs ortası, Akdeniz sahil şeridi içinse mayıs başına denk gelmektedir.
Fidanların ve Dikim İçin Gerekli Materyallerin Temini
Modern bağcılıkta bağlar esas olarak aşılı asma fidanları ile kurulmaktadır. Aşılı fidan temin edilemediği durumlarda bağa aşısız Amerikan asma fidanları dikilerek bir ya da iki yıl sonra bunların üzerine yerli çeşitleri aşılamak suretiyle bağ tesis edilir.
Filokserasız alanlarda ve özellikle filokseranın yaşamadığı kumlu topraklarda kurulacak bağlarda anaca ihtiyaç duyulmadığı için yerli asma (Vitis vinifera L. ) çelikleri doğrudan bağdaki yerlerine dikilebildiği gibi çeliklerin doğrudan köklendirilmesi ile elde edilen yerli fidanlarla da bağ kurulabilir.
Bağ tesisi ederken en uygun fidanın seçilmesi gerekir. Daha sonra bu fidanın nerelerden temin edileceği araştırılmalı, fiyat analizleri yapılmalı ve ihtiyaç duyulan miktar kesin olarak tespit edildikten sonra, fidanların temin edileceği kuruluşla sözleşme yapılmalıdır.
Kullanılacak fidanların kaliteli, sağlıklı, ismine doğru, yani sertifikalı olması gerekir.
- Yerli asma fidanlarının boyları en az 40 cm, kalınlıkları üst kısmında 6-8 mm olmalıdır.
- Aşılı asma fidanlarının boyları en az 35 cm, çelik ve kalem kalınlıkları eşit ve en az 6 mm kalınlıkta olmalıdır.
- Tüplü asma fidanları, uygun kap ve dağılmayan harç içerisinde iyi köklenmiş ve en az 7-8 yapraklı olmalıdır.
Köklü fidanların çepeçevre uzun, gelişmiş kökleri olmalı, odunlaşmış ve yeter derecede kuvvetli 4-5 gözden ibaret uzun bir sürgünü olmalıdır. Aşılı köklü fidanın bu özelliklerinden başka, aşı yerinin iyi kaynamış olması gerekir. Köklü fidanların bir tarafından kök teşekkül etmemiş ise bu gibi fidanları dikmemelidir. Çünkü bu fidanların kök teşekkül etmeyen taraflarındaki hücreler ya ölmüştür veya ölmek üzeredir.
Yeni tesislerde, ihtiyaç duyulan fidanlardan biraz fazla (%5) fidan sipariş edilmelidir. Çünkü fidanların eksik çıkması veya nakil sırasında zarara uğraması söz konusu olabileceği gibi dikilenler arasında tutmayanlar da olabilir.
Fidan siparişi, istenilen çeşit/anaç kombinasyonu ve kaç adet istenildiği fidan işletmesine en az 1-1,5 yıl önceden bildirilmelidir. Özellikle, istenilen kombinasyon fidanlığın normal üretim programında yer almıyorsa, sipariş dönemi konusunda daha dikkatli olunmalıdır. Şayet tüplü fidan isteniyorsa, arzu edilen çeşit/anaç kombinasyonları 6 ay önceden bildirilmelidir.
Dikim için gerekli diğer materyaller de dikime başlamadan önce temin edilmelidir. Dikim çukuru açmak için ihtiyaç duyulan burgu, kürek, bel, dikim tahtası, işaret kazığı, ip vb. malzemeler yeteri sayıda hazırlanmalıdır.
Toprağın dikime hazırlanması aşamasında taban gübresi verilmemişse, dikim çukurlarına verilmek üzere uygun fosforlu ve potasyumlu gübrelerin; yine fidan çukurunun taban kısmına verilmek üzere yeterli miktarda yanmış ahır gübresi hazır bulundurulmalıdır. Dikimde can suyu verebilmek için de gerekli hazırlıklar yapılmalıdır. Tüplü fidanların dikiminden hemen sonra yanlarına herek dikilmesi gerekir. Bu nedenle yeterli miktarda herek temini gerekir.
Dikimi yapacak personelin temini ve gerekiyorsa eğitimi, dikim süresince kalacak yerlerinin ve işaretlerinin sağlanması da çok önemlidir.
Dikimde kullanılacak fidanların işletmeye ulaşmasından dikim zamanına kadar zarar görmeden muhafazası gerekir. Bu amaçla, varsa fidanların 4ºC’de ve yüksek oransal nem içeren soğuk hava depolarında muhafazası; yoksa gölge bir yerde kökleri nemli toprak içerisinde kalacak şekilde katlanılarak muhafaza edilmesi gerekir.
Asma Dikilecek Yerlerin İşaretlenmesi
Dikim sekli ve dikilecek fidanlara verilecek aralık ve mesafeler tespit edildikten sonravfidan dikilecek yerlerin işaretlenmesi yapılır. Fidanların dikileceği yerlerin düzgün bir şekilde işaretlenmesi bağda yapılacak toprak işleme, gübreleme, ilaçlama, budama vb. kültürel işlemleri kolaylaştıracaktır. Bu sebeple bağ tesisindeki dikim yerlerinin özenle işaretlenmesi yapılmalıdır.
İşaretlemenin düzgün olabilmesi için uzun ip veya tel kullanılır. İşaretlemede ayrıca şerit metre ve ağaç kazıklara da ihtiyaç vardır. Büyük arazilerde işaretlemede kullanılan ipin esnemesi söz konusu olduğundan bu gibi alanlarda ip yerine tel kullanılmalıdır.
Fidan yerlerini işaretlemeye geçmeden önce işaretlemede kullanılacak ip veya telin üzeri asmalara verilecek dikim mesafesine göre şerit metre ile işaretlenir. Bunların işaretlenmesinde renkli iplik, bez veya yağlı boya kullanılır.
Dikim yerlerinin işaretlenmesi sırasında sıraların oluşturulmasında arazinin uzun kenarı esas alınır. İlk sıra bu uzun kenara paralel olarak düzgün bir şekilde oluşturulur. Daha sonra bu kenardan karşı tarafa dik çıkılır.
Fidan Çukurlarının Açılması
Bağ tesis edilecek arazide dikim yerleri, düzgün bir şekilde işaretlendikten sonra çukurlar açılır. Dikim çukurlarının 30-35 cm çapında ve 40-50 cm derinlikte açılması gerekir. Çukur, bel, el burguları veya traktörün kuyruk milinden hareket alan özel burgularla açılabilir.
Ağır topraklarda burgu ile çukur açıldığında çukurun iç yüzeyinde bir sertleşme olur. Böyle yerlerde çukurlar dikimden 2-3 ay önce açılmalıdır.
Toprak burgusu ile 30 cm genişlik ve 70-80 cm derinlikte çukurlar açılabilir. Toprak burgusu ile çukurlar daha derin açıldığından, dipte kabartılmış bir kök gelişmesi için uygun bir ortam hazırlanmış olur. Bu burgularla günde 600-1000 adet çukur açılabilmektedir.
Çukurlar, özellikle sıcak yörelerde toprağın kurumaması için dikimden hemen önce, ağır bünyeli topraklarda ise iyi bir parçalanma sağlamak amacıyla sonbaharda açılmalıdır.
Fidanlarda Dikim Budaması
Fidanları dikmeden önce, hem kök hem de taç kısmında budama yapmak gerekir. Dikim budamasının amacı, fidanların sökülmesi esnasında zedelenen, ezilen, parçalanan, kırılan, kopan kök kısımlarını kökün sağlam yerinden kesmek, birbiri üzerine binmiş kökleri ayıklamaktır. Bu budamaya uygun olarak ağacın tacı ile kökü arasındaki dengeyi sağlamak için taç da bir kısım dallar azaltılır.
Dikim esnasında, Fidanların yan ve boğaz kökleri dipten, dip kökler ise 8-10 cm üzerinden çepeçevre kesilir. İyi gelişmiş sürgünlerinden birisi hariç diğerleri dibinden, kalan sürgün de 1-2 göz üzerinden budanarak dikim budaması yapılır.
Çeliklerin Dikimi
Filoksera ile bulaşık olmayan alanlarda kültür çeşitlerinden alınan çelikler doğrudan bağdaki yerlerinde köklendirilerek bağ kurulabilir. Çelikle dikim için basit ökçeli veya dipçikli çelikler kullanılabilir. Ancak başta toprak şartları olmak üzere çeşitli faktörlerin etkisiyle yerinde köklendirme sırasında önemli kayıplar meydana gelmektedir. Eksiklerin tamamlanmasına yönelik dikimler nedeniyle bağların tesisi uzun zaman almakta ayrıca gelişme farklılıkları meydana gelmektedir. Bu nedenle, günümüz bağcılığında çelikle dikim uygun ve tercih edilen bir yöntem değildir.
Aşısız Fidanların Dikimi
Yerli fidanlar, yukarıda açıklandığı gibi doğrudan yerli bağcılık yapmak amacıyla; Amerikan asma fidanları ise, flokseralı alanlarda bağda aşılama yoluyla bağ kurmak için kullanılmaktadırlar.
Aşısız asma fidanlarına uygulanan dikim budaması ve dikim işlemi, aşılı fidanlarda olduğu gibidir.
Açık Köklü Aşılı Fidanların Dikimi
Dikilecek fidanların kökleri dikimden bir gün önce su içine konmalıdır (24 saat). Bu işlemle fidanlar, kaybettikleri suyu geri almış olurlar.
Dikim sırasında fidan aşılı ise aşı yerinin, aşısız ise gövdenin 10-15 cm’lik kısmının toprak üzerinde kalmasına dikkat edilir. Fidanın dikimi dikim tahtası kullanılarak yapılmalıdır.
Dikim sırasında köklerden 10-15 cm uzakta olacak şekilde her çukura 2 kürek yanmış çiftlik gübresi ve l00 gr taban gübresi (DAP) atılır. Çukur yarıya kadar üst toprakla doldurulduktan sonra can suyu verilmeli ve geriye kalan kısım alttan çıkan toprakla doldurulup, toprak ayakla sıkıştırılmalıdır. Dikim tamamlandıktan sonra fidanların, dibine bir herek çakılır ve fidanın dış etkilerden korunması için, üzerine ince ve nemli toprakla 5 cm kapatacak şekilde kümbet yapılmalıdır.
Kümbetler zaman zaman kontrol edilerek yağış ve rüzgâr etkisiyle bozulmalar olmuşsa düzeltilmeli, yağmurlardan sonra meydana gelen kaymak tabakası kırılmalıdır. Gözler sürüp sürgünler kümbeti delerek çıktıktan sonra kümbet dağıtılarak fidanın etrafında bir sulama çanağı oluşturulur.
Kaplı Fidanların Dikimi
Kontrollü koşullarda yetiştirilen bu fidanların taze sürgünleri doğrudan güneş ışığına ve su kaybına karşı çok duyarlı olduğundan dikilmeden önce dış şartlara iyice alıştırmaları ve dikimin mümkün olduğu kadar günün serin saatlerinde, ya da havanın kapalı olduğu günlerde yapılması gerekir.
Tüplü fidanların dikileceği dikim çukurunun hazırlanması ve taban gübrelemesi açık köklü fidanlar ile aynıdır. Dikim sırasında, fidanlar, geliştirildikleri kaptan, köklerin içinde bulunduğu ortam mümkün olduğu kadar dağıtılmadan çıkarılmalı ve hemen dikilmelidir. Dikim işlemi, açık köklü fidanlar ile aynı şekilde yapılır. Kaplı fidanların dikiminde kümbetleme yapılmaz; ancak kök boğazında su kaybını azaltmak amacıyla hafif bir boğaz doldurulması yapılabilir. Ayrıca fidanların dikiminden hemen sonra yanına bir herek dikilmeli ve özellikle rüzgâr zararından korumak için sürgün bu hereğe bağlanmalıdır.
Üzümde (Asmada) Gübreleme
Asma topraktan her yıl belli miktarda makro ve mikro mineral besin maddelerini alarak büyümesini, gelişmesini ve ürün verimini devam ettirir. Asma uzun ömürlü bir bitkidir. Bu nedenle, asmanın normal bir gelişme gösterebilmesi ve istenilen verim ve kalitede ürün alınabilmesi için her yıl topraktan kaldırdığı besin maddelerinin düzenli bir gübreleme ile toprağa tekrar iade edilmesi gerekir.
Bağlarda doğru, dengeli ve zamanında yapılan gübreleme ile ürün miktarı ve kalitesi olumlu yönde gelişmekte, bağların hastalık, zararlı ve soğuğa karşı dayanıklılığı artmaktadır.
Bağlarda uygun ve dengeli bir gübrelemenin yapılabilmesi için öncelikle bağ toprağının verimlilik düzeyinin ve nem kapsamının bilinmesi gerekir. Özellikle sulama yapılamayan ve fazla yağış almayan bağ bölgelerinde, su faktörü daha da önem taşımaktadır. Çünkü su noksanlığı, gübrelemenin olumlu etkisini büyük oranda azaltmaktadır.
Asma, diğer meyve türlerinden farklı olarak besin maddelerince nispeten fakir topraklarda da gelişebilmekte, fakat organik maddelerce fakir topraklarda normal bir gelişme gösterememekte ve verimliliği de çok azalmaktadır. Bu nedenle bağlara organik gübreler ile gübreleme yapılmalıdır. Bağcılıkta organik madde kaynağı olarak kullanılan başlıca materyaller önem sırasına göre; çiftlik gübresi, yeşil gübre, kompost ve samandır.
Bağcılık için makro elementler (C, H, O, N, P, K, S, Ca, Mg) ve mikro elementler (Fe, Mn, Cu, Zn, Mo, B , Cl) çok önemlidir . Azlığı veya fazlalığında asmanın dal, yaprak ve meyvelerinde bazı aksaklıklar görülür.
Azot; Asmalarda azot noksanlığının en tipik belirtisi, sürgün gelişmesinin yavaşlaması, oluşan sürgünlerin zayıf ve kısa kalması, önce yaşlı yaprakların daha sonra diğer yeşil aksamın sararmasıdır.
Azot noksanlığında omcalarda çiçek ve meyve tutumunda azalma ve meyve kalitesinin düşmesi gibi sorunlar ortaya çıkar, meyvenin şeker oranı düşer.
Azot fazlalığında ise çok kuvvetli yeşil aksam (vejetatif) gelişmesi olur. Bunun sonucunda meyve tutumu, tomurcuk verimi azalır. Sürgünler yassılaşır ve boğum araları normalden uzun olur. Fazla azottan dolayı taneler buruşur.
Fosfor
Asmanın sürgünlerinin odunlaşmasında ürünün olgunlaşmasında, salkımların gelişmesinde ve verimliliğin artmasında etkili bir besindir.
Fosfor noksanlığında asmada vejetatif ve generatif gelişme zayıflar. Bunun sonucunda sürgün ve yaprak sayısı azalır. Yaprakta tipik renk değişiklikleri görülür.
Yapraklar önce yeşil mat bir renk alır, daha sonra sararma kızarma ve sonuçta bronzlaşma görülür. Yapraklar çiçeklenmeden önce dökülür. Fosfor noksanlığı aynı azotta olduğu gibi önce yaşlı yapraklarda görülür. Asmada meyve tutumu azalır ve olgunlaşma gecikir.
En önemli arazlardan biriside asmanın kök sisteminin zayıflamasıdır. Eksikliğinde Asmanın kışa dayanıklılığı azalır.
Potasyum
Bağlarda potasyum noksanlığının sıkça görülmesi, bağ topraklarının potasyumca fakir olduğundan değil, asmanın bu elemente çok fazla ihtiyaç duymasındadır.
Asmalar potasyuma en çok yaz ortası ile sonu arasında ihtiyaç duyar. Potasyum noksanlığı yaz başlarında ve sürgünlerin orta kısmındaki yaşlı yapraklarda görülür. Bu yapraklar uçtan ve kenarlardan başlayarak sararır. Potasyumun eksikliği Asmanın soğuk kış şartlarına mukavemetini azaltır.
Kalsiyum
Kalsiyum noksanlığında vejetatif ve generatif gelişme yavaşlar. Özellikle genç yapraklarda yeşil rengin kaybolması yaprağın kıvrılması ve küçük kalması şeklinde kendini gösterir. Verim ve kaliteyi etkiler kök sisteminin gelişimi tamamen durur.
Kalsiyum fazlalığı olan yerlerde kirece dayanıklı anaçlar kullanılmaz ise asmanın şiddetli sararma (kloroz) gösterdiği ve yapraklarını döktüğü görülür.
Magnezyum
Killi ve kireç oranı yüksek topraklarda magnezyum eksikliği görülür. Yaşlı yapraklarda yaprak uç ve kenarlarından damar aralarına doğru sararma şeklinde ortaya çıkar. Daha ileri aşamada damar kenarlarının yeşil kaldığı diğer kısımların beyazlaştığı, yaprak kenarlarının yanık bir hal aldığı görülür.
Demir
Bağlarda demir noksanlığı demiri tutan aşırı kireçli topraklarda görülür. En önemli belirtisi klorozdur. Bütün yaprak damarları yeşil kalmasına rağmen diğer kısımlar açık yeşilden sarıya döner.
Gübrelerin Verilme Zamanı
Azot
Asmanın azota en fazla ihtiyaç duyduğu dönemler; ilkbaharda hızlı sürgün gelişme dönemi ve çiçeklenmeden hemen sonra, tanenin ilk hızlı büyüme devresidir. Bu yüzden azotlu gübreler yaygın olarak ilkbaharda tomurcukların patlamasından önce uygulanmaktadır.
Azotun verilme zamanı; gübredeki azotun formuna, yağış ve sulama rejimi ile toprak yapısına bağlıdır. Eğer gübrelemede tomurcukların sürdüğü döneme kadar gecikilmişse tüm amonyumlu gübreler tercih edilmemelidir.
Fosfor ve Potasyum
Bu gübreler toprakta oldukça yavaş hareket eden gübrelerdir, bu nedenle erken dönemde ve bitki kök bölgesine yakın kısımlara verilmelidir.
Sulanabilen bağ alanlarında, azotlu gübrenin yarısı ile fosforlu ve potasyumlu gübrelerin tamamı, gözler uyanmadan bir ay önce (Mart ortası) sıralar arasında açılan çizilere verilir. Azotlu gübrenin diğer yarısı ise omcalar çiçekten çıktıktan sonra birinci sudan hemen önce sıra aralarına verilir.
Sulanmayan bağlarda, hem azotlu gübrenin hem de fosforlu ve potasyumlu (taban) gübrelerin tamamı omcalara su yürümeden bir ay önce verilir.
Gübre Miktarları
Bağlara vereceğimiz gübre miktarı ve gübrenin çeşidi, yapılacak toprak ve yaprak analizleri ile belirlenir.
Tahlil yapılmadan yapılacak gübrelemede ise: Sulanmayan bağlarda dekara 8-10 kg azot, 7-8 kg fosfor, 7-8 kg potasyum, Sulanan bağlarda 10-12 kg azot, 8-9 kg fosfor, 8-9 kg potasyum gübresi dekara saf madde miktarı olarak verilir.
Burada asmanın en fazla ihtiyaç duyduğu ve topraktan en fazla kaldırdığı (fosforun iki katı) bitki besin maddesi potasyumdur. İlerleyen yıllarda bağa verilecek potasyumlu gübre miktarını önemli oranda artırmak gerekir. Bağ alanlarımızın verimliliği açısından 3-4 yılda bir dekara 3-4 ton yanmış çiftlik gübresi verilmesi de son derece önemlidir.
Üzümde (Asmada) Sulama
Yurdumuzda bağlar genellikle sulanmayan araziler üzerine kurulmakta ve sulama yapılmamaktadır. Asma; anaç özelliği, çeşit, iklim ve toprak yapısına bağlı olmakla birlikte susuzluğa dayanıklı bir bitkidir. Ancak mevsim kurak gider ve omcalar uzun süre susuz kalırsa sürgün gelişmesi, salkım ve salkımdaki çiçek sayısı, tane iriliği, tatlanma, dayanıklılık, verim kalitesi ve miktarı olumsuz yönde etkilenir.
Susuz alanlarda bağ kurulacaksa, özellikle ilk yıllarda fidan döneminde sıcak yaz aylarında en az 2-3 defa omca diplerine çukur (çanak) açılarak su verilmesi bağın iyi gelişmesi açısından önemlidir.
Bir bölgede, senelik ortalama yağışların 500-600 mm olması ve bu yağışın da mevsimlere dağılması halinde sulama olmaksızın bağcılık yapılabilir. Aksi halde kaliteli bir verim için bağların sulanmaları gerekir.
Ülkemizde bağcılık yapılan bölgelerde yağışlar çoğunlukla kış veya ilkbahar aylarında düşmekte ve topraklarımızda biriken su, mayıs sonuna kadar genellikle yeterli olmaktadır. Haziran ayından itibaren ise gerekli olan suyu mutlaka sulama ile karşılanmalıdır.
Asmanın kök derinliğindeki nem yetersiz olduğu durumlarda asmada başlıca şu belirtiler görülür
- Sürgün gelişmesi önce yavaşlar sonra tamamen durur, sürgünler kısa ve zayıf kalır.
- Önce sürgün ucu ve genç yapraklar solmaya ve pörsümeye başlar, yaprak renkleri canlı yeşil renklerden koyu grimsi renklere dönüşür.
- Eğer su azalmaya devam ederse, genç yapraklar kenarlarından kıvrılmaya başlar, yaşlı yapraklar kenarlarından başlayarak kahverengileşir ve giderek kurur, ölür ve sonuçta dökülürler.
- Yaprak koltuklarında oluşan kışlık gözler, verimli olmazlar.
- Taneler, tam iriliğine ulaşamaz, renkleri tam gelişmez, kabukları kalın, genellikle kuru madde oranı düşük ve asit oranı yüksek olur.
- Olgunlaşma gecikir ve üründe hem kalite hem de kantite düşük olur
- Şaraplık üzümlerde şıra oranı düşük olur, aromatik maddeler, tanede yeterli sayıda ve miktarda sentezlenmez ve bu yüzden elde edilen şarabın kalitesi düşük olur.
Bağların suya ihtiyaç duyduğu dönemler 4 safhada incelenir
- Sürme-çiçeklenme dönemi
Bu dönemde vejetatif gelişme hızlıdır, salkım ve çiçek oluşumu ile tane tutumu bu dönemde çok çabuk gelişir. Salkım-çiçek sayısı ve ilerleyen dönemde tane tutumunun olacağı bu dönemde asmalar susuzluğa duyarlıdır. Asmalar yeterli suyu bulamaz ise; sürgünler kısalır, az sayıda ve küçük salkım oluşur, tane tutma oranı düşer.
- Çiçeklenme–ben (alaca) düşme dönemi
Çiçeklenme ve tane tutumunu içine alan bu dönemde hızlı büyüme ve gelişme devam ettiğinden suya fazla ihtiyaç duyulur. Bu dönemde bağ susuzluk çekerse, tane tutma oranı düşer, taneler seyrek ve küçük kalır, olgunlaşma gecikir, verim ve kalite azalır.
- Ben (alaca) düşme-hasat dönemi
Bu dönemde toprakta yeterli suyun bulunması tane iriliği, olgunlaşma, kalite ve verim için önemlidir.
- Hasat sonrası–dinlenme dönemi
Bazı erkenci sofralık ve şaraplık üzüm çeşitleri Haziran-Temmuz ayında olgunlaşmakta, buna rağmen yapraklar en az 3 ay asma üzerinde kalmaktadır. Bu nedenle erkenci çeşitlerde hasattan sonrada sulamaya devam edilmelidir.
Geççi çeşitlerde ise geç dönemde yapılan sulamadan dolayı yeni sürgünler oluşur ve karbonhidrat faaliyeti meydana gelir. Bunun sonucunda dayanıksız ve odunlaşmadan kışa giren sürgün, dal, kol ve gövde gibi asma organları şiddetli kış soğuklarından kısmen veya tamamen zarar görür. Geççi çeşitlerde, asmaları kış donlarından korumak için hasattan 3-4 hafta önce sulamaya son verilir.
Yurdumuzda bağlarda sulama çoğunlukla karık yöntemiyle yapılmaktadır. Karıklar açılmadan önce arazi tesviye edilmeli sonra sıra aralarına karıklar açılmalıdır. Arazide fazla meyil varsa karıkların önüne yer yer set yaparak suyun hızlı akışı önlenebilir.
Sulamada nehir, dere veya yer altı suyu kullanılabilir. Kuyu suyu kullanılıyorsa havuz vs. gibi bir yerde bir süre dinlendirilmesi yararlıdır. Sulama suyu tuzlu, kireçli ve soğuk olmamalı, havalanmış olmalı, içerisinde asmalara zarar verecek yabancı maddeler ve sanayi artıkları içermemelidir.
Bağa verilecek su miktarı iklime, toprağa ve çeşide göre değişiklik gösterir. Toprağın üstten 60-70 cm’lik bölümü suya doymalıdır. Bunu anlayabilmek üzere sulama yapıldıktan hemen sonra bir demir çubuk toprağa batırılmalı ve rahatça ilerlediği derinlik suyun işleme seviyesi olarak kabul edilmelidir. Karığın suyla doldurularak suyun sıra sonuna ulaşması da verilecek su miktarının yeterliliğinin tespitinde bir ölçü olarak kullanılmaktadır. Normal yapıdaki bir dekar bağın toprağının 60 cm derinlikte sulanması için takriben 100 ton suya ihtiyaç bulunmaktadır.
Son yıllarda özellikle sulama suyunun kıt olduğu ve bağcılığın geliştiği yerlerde damlama sulama yöntemi kullanılmaya başlanılmıştır.
Bağlarda Damlama Sulama Yönteminin Avantajları
- Verilecek su miktarı ayarlanabilir.
- Kimyasal gübrelerin doğrudan bitkinin kök bölgesine verilmesi sağlanır.
- Asmalar daha iyi gelişir ve verimleri artar.
- Gübre ve diğer kimyasalların verilmesi kolaylaşır ve etkinlikleri artar.
- Sulama suyundan % 30-50 oranında tasarruf sağlanır.
- Sıralar arası sulanmadığından sıra aralarında yabancı otlar az gelişir.
- Bakım işleri kolaylaşır. Ot tohumları ve hastalık etmenlerinin bir yerden başka bir yere taşınması önlenir.
- Toprakta aşınmaya ve taşınmaya neden olmaz.
- Sulama işçiliği azalır.
- Gövdeye su değmediğinden mantari hastalıklar azalır.
- Tuzlu topraklarda, bitkilerin tuzdan zarar görmeleri en aza indirir.
Üzümde (Bağda) Zirai Mücadele Yöntemleri
Üzümde en çok görünen hastalıklar nelerdir? Üzüm (Bağ) hastalıkları nasıl tedavi edilir? Üzümün bilinen zararlıları nelerdir? Üzüm zararlıları ile nasıl mücadele edilir?
Bağlarda Yıllık Bakım İşlemleri
Toprak İşlemesi
Bütün bitkilerde olduğu gibi bağlarda da toprak işlemi önemlidir.
Bağ topraklarını işlemenin amaçları
- Yabancı otları yok etmek
- Bağ toprağının iyi bir şekilde havalanmasını ve ısıtılmasını sağlamak
- Toprakta bulunan bitki besin maddelerinin alımını kolaylaştırılmak
- Toprağın su tutma kapasitesini arttırmak
- Sulama ve yağışlardan sonra toprak yüzeyinde oluşan kaymak tabakasının kırılarak su kaybını önlemek
- Gübrelerin toprağa karıştırılmasını sağlamaktır.
Üzümde Yabancı Ot Mücadelesi
Yabancı otlar, topraktaki su ve besin maddelerinin kullanımında omcalarla rekabete girerek onların gelişmelerini ürün verim ve kalitesini olumsuz yönde etkiler. Bu yabancı otlar, asma için gerekli olan su ve besin maddelerini sömürdüğü gibi bazı zararlıların da konukçularıdır. Aynı zamanda bağ içinde nisbi rutubeti yükselterek mantari hastalıkların bağlarda etkili olmasına neden olur.
Yabani otlar sık sık yapılacak toprak işlemesiyle yok edilebildiği gibi, yabani ot öldürücü (herbisit) ilaçlarla da yabancı otlarla mücadele edilebilir.
Bağ Toprağının İyi Bir Şekilde Havalanmasını ve Isıtılmasını Sağlamak
Asmanın kökleri, iyi havalanmayan topraklarda yeterince gelişemediğinden su ve besin maddesi alımı azalarak gelişme zayıflamaktadır. Bu tip topraklarda, asmanın kökleri derine gidemediğinden kışın şiddetli donlardan, yazın ise aşırı sıcaklardan zarar görebilir. Bu nedenle,toprağın işlenerek havalandırılması, asma köklerinin derinlere doğru inerek su ve besin sağlama alanını genişletmesini ve daha kuvvetli gelişmesini sağladığı gibi düşük ve yüksek sıcaklıkların zararlı etkilerini de önlemektedir.
Zamanında ve doğru şekilde yapılan toprak işleme ile hem hava-su dengesi, hem de toprak sıcaklığı düzenlenmiş olmaktadır.
Sulama ve Yağışlardan Sonra Toprak Yüzeyinde Oluşan Kaymak Tabakası Kırılarak Su Kaybını Önlemek
Yağışlardan ve sulamadan sonra toprak yüzeyinde geçirimsiz bir tabaka oluşmaktadır. Kaymak tabakası olarak adlandırılan bu oluşum, ağır yapılı topraklarda daha da önem arz eder. Bu tabaka hemen kırılmalıdır. Aksi halde, daha sonraki yağış ve sulama sularının toprağa işlemeden yüzey akışı şeklinde akıp gitmesine ve ayrıca toprakta bulunan suyun oluşan çatlaklardan hızlı bir şekilde buharlaşarak kaybolmasına neden olur.
Bu nedenle, özellikle yaz döneminde meydana gelen yağışlardan veya sulamalardan sonra oluşan kaymak tabakasının kırılması amacıyla mutlaka yüzeysel toprak işleme yapılmalıdır.
Toprak İşleme Zamanları
Sonbahar-Kış İşlemesi
Bağ bozumundan sonra bağlarda 20-25 cm derinliğinde bir sonbahar toprak işlemesi yapılmalıdır. Bu işleme ile hasatta çiğnenen toprak kabartılarak kış yağışlarından azami fayda sağlanmaya çalışılır.
İlkbahar ve Yaz İşlemesi
İlkbahar ve yaz döneminde, toprak tavında iken 10-15 cm derinlikte işlenir. Yaz aylarında bağın otlanma durumuna göre 2-4 kez çapalama yapılmalıdır.
Zirai Mücade Yöntenmleri
Üzümde Hasat ve Depolama
Üzüm ne zaman hasat edilir? Üzüm hasatında nelere dikkat etmek lazım? Üzümün depolama sıcaklığı nedir?
Üzümde Hasat ve Depolama
Seçerek Hasat
- Sofralık üzüm bağlarında, yalnızca görünüş olarak çekici, aynı zamanda yeme, nakil ve muhafaza yönleriyle iyi kalite özelliklerine sahip salkımlar hasa edilmelidir. Özellikle omcalar üzerindeki ürünün aynı zamanda olgunlaşmadığı çeşitlerde hasat, birkaç kerede tamamlanmalıdır. Bu uygulama, salkım ayıklama işlemlerini de kolaylaştırır.
- Hasat mümkün olduğunca serin, yani sabahın erken saatlerinde yapılmalıdır.
- Hasat özel makaslarla, salkım sapı dala en yakın noktadan kesilerek yapılmalıdır.
- Hasat ve ayıklama sırasında salkımlar, salkım sapından tutulmalıdır. Böylece pus tabakasının silinmesi en aza indirilmiş olacaktır.
- Olgunluk döneminde hava yağışlı giderse hasat 2-5 gün ertelenmelidir. Böylece aşırı su alımından kaynaklanan çatlama sorunu açıklığa kavuşmuş olur.
Salkım Ayıklama
- Ayıklama; hasat edilen salkımlardan olgunlaşmamış, hastalıklı, çatlak, buruşuk, iyi renklenmemiş ve küçük kalmış tanelerin ayıklanarak salkımların görünümünün düzeltilmesi işlemidir.
- İhraçlık ürünlerde ayıklama işlemi, ihracat standartlarına uygun olarak daha özenli yapılır.
Ambalajlama
Ambalaj Evleri
- Hasat edilen sofralık üzümler, ambalaj evlerinde ayıklanır ve ambalajlanır.
- Ambalaj evlerinin büyüklüğü, paketleme işleminin kapasitesine göre değişir.
- Ambalaj evlerinde yeterli aydınlık ve havalanmanın yanı sıra, ambalaj materyalinin ve ambalajlanmış ürünün depolanması için; ayrıca ürün giriş ve çıkışı ile diğer işlemler için yeterli alan bulunmalıdır.
- Son zamanlarda, ambalaj evlerinde ön soğutma ve soğuk hava depolarının bulunması da gerekli görülmektedir.
Bağda Ambalajlama
Bu sistemde, sofralık üzümler hasat edildikten hemen sonra bağda ayıklanarak ambalajlanır. Usta kişilerce yapılması gereken bu işlem, pus tabakasının daha az zarar görmesi ve tanelerin daha az hırpalanması yönüyle avantajlıdır. Bu yöntem, erkenci ve kolay zararlanan çeşitler için daha uygundur.
İç Pazara Yönelik Ambalajlama
- İç pazarlara yönelik ambalajlamada değişik tipte kaplar (ahşap kasalar ve karton kutuların yanı sıra perlit, polistren kaplar gibi ) ve yöntemler uygulanır.
- Ürün, genellikle Ekstra Sınıf, 1. Sınıf, 2. Sınıf olarak sınıflandırılır.
- Ambalajlamada salkım saplarının üste, ya da alta getirildiği yöntemler uygulandığı gibi, daha çok tüm salkım saplarının gizlendiği “Yüzleme” denilen yöntem uygulanır. Ancak son yıllarda, A.B.D., Avustralya gibi ülkelerde, salkımların daha kolay ele alınması ve alınırken daha az zararlanmasından dolayı “sapları üstte” ambalaj şekli tercih edilmektedir.
- İç pazarlar için kullanılan kaplar farklı boyutlarda olabilmekte ise de içten içe uzunluğu 450 mm, genişliği 290 mm ve derinliği 135 mm olan ahşap, karton, polistren ve plastik kutular 10 kg üzüm almaktadır.
İhracata Yönelik Ambalajlama
Bu sistemde alıcı ülkelerin talepleri doğrultusunda ambalajlama yapılmaktadır.Buna yönelik olarak, son yıllarda 5 kg ürün alan karton kutular tercih edilmektedir.
Şaraplık Üzümlerde Hasat Kriterleri
- Şaraplık üzümler bir kerede hasat edildikleri için hasat tarihinin doğru olarak belirlenmesi, şarap kalitesi açısından büyük önem taşır.
- Şarap kalitesi, üzümün bileşimine bağlı olduğundan, üzümün bileşimi de olgunluğa göre değiştiğinden şaraplık üzümler, üzümlerin yapısındaki bileşenlerin optimum oranlarda bir karışım oluşturdukları dönemde hasat edilmeleri gerekir.
Makine ile Hasat
Gelişmiş ülkelerde üretim maliyetini düşürmek ve iş gücünden tasarruf nedeniyle mekanik hasat önem kazanmıştır. Mekanik hasat oranı yaklaşık olarak Fransa’da % 20, A.B.D.’de % 50, Avustralya’da ise % 75’tir. Son yıllarda kullanılan hasat makineleri sarsma yöntemi ile çalışır.
2-4 operatörle çalışan bir hasat makinesi saatte 5 da bağı hasat edebilir. Bu, elle hasada göre 20-50 kez daha hızlıdır. Semillon gibi kabuğu yumuşak birkaç çeşidin makine ile hasadı mümkün olamamaktadır.
Başarılı bir mekanik hasat için, terbiye sisteminin bu amaca uygun şekilde kurulması gerekir. Üründe en az zararlanma için makine hızının 0.5-1.5 km/saat olması önerilmektedir. Makine ile hasadın gece yapılması tercih edilir.
Elle Hasat
- Elle hasat daha fazla işgücü gerektirir ve daha yavaş ilerler.
Elle hasat etkinliği,
- Çeşit özelliği
- Salkım sapının kolay (Syrah) veya zor (Traminer) kırılması
- Tanelerin hasat sırasında kolay parçalanması(C. Sauvignon ve Sultani)
- Budama yöntemi
- Ürün yükü
- Salkım iriliği
- Destek sistemi
- Sürgün ve yaprak yoğunluğu
- Toplayıcıyı etkileyen koşullar(hava sıcaklığı ve nemi, arazi koşulları) ile yakından ilgilidir.
- İyi bir hasatçı 8 saatlik bir günde 750 kg (Gamay, P.noir gibi küçük salkımlı çeşitler) ile 5000 kg (Öküzgözü, Narince gibi iri salkımlı çeşitler) ürün toplayabilir.
- Elle hasat dar ve uzun ağızlı hasat makasları, bazen de ucu kıvrık kısa ağızlı bıçaklarla yapılır.
- -1-0 °COptimum Depolama Sıcaklığı
- AzLojistik Dayanıklılık
Hasat Sonrası İşlemler ve Depolama
Ön Soğutma
Ürünün raf ya da muhafaza ömrünü kısaltan dış hava sıcaklığının hızla düşürülmesi işlemidir. Bu işlem, özellikle uzun mesafelere nakil ya da uzun süreli muhafaza söz konusu olduğunda önem kazanır.
Üç farklı ön soğutma yöntemi kullanılmaktadır
- Soğuk hava ile ön soğutma
Ürünün üzerine soğuk hava üflenerek yapılır. Günümüzde en yaygın kullanılan yöntemdir.
- Soğuk su ile ön soğutma
Ürünün soğuk suya daldırılması ya da üzerine soğuk su püskürtülmesi şeklinde uygulanır.
- Vakumla ön soğutma
Ortam basıncının düşürülerek suyun buharlaştırılması yoluyla ürünlerin soğutulmasıdır. Pahalı olması nedeniyle pek yaygın değildir.
Fümigasyon
Sofralık üzümlerin soğukta muhafaza sürelerini sınırlayan en önemli etken küf mantarlarının, özellikle de Botrytis cinerea ‘nın (Gri ya da Kurşuni Küf) neden olduğu çürüme ve bozulmalardır. Fümigasyon, bu tür çürüme ve bozulmalara neden olan organizmaların etkinliklerinin azaltılması veya yok edilmesi işlemidir. Bu amaçla;
Kükürtdioksit (SO2) ile Fümigasyon
Sıvı Hale Getirilmiş SO2 ile Fümigasyon
Bisülfit ile Fumigasyon
Soğuk taşıma araçlarında ve soğuk depolarda kapalı olarak ambalajlanmış üzümleri SO2 ile fümige etmek olanaksızdır. Böyle durumlarda Sodyum bisülfit veya Potasyum bisülfit kullanılmaktadır.
Üzüm kasaları veya kutularındaki hava nemi ile bisülfit reaksiyona girerek SO2 gazı açığa çıkarır. Ambalajlarda nem ne kadar az olursa, SO2 çıkışı o kadar yavaş olur ve üzümler uzun bir süre düşük konsantrasyonda SO2ile temas etmiş olur.
Son yıllarda bu amaçla geliştirilmiş tabletler, daha çok da özel kağıt ve plastikten imal edilmiş poşetler (pad) başarı ile kullanılmaktadır. UVAS (ABD), SYS (Fransa), OSKU-VID (Şili), UVASYS (Güney Afrika)
SO2 Dışında Kullanılan Fümigantlar
Isomaltol, dibromo-tetraklor-etan, Iodine, Ortofenilfenol, alkol, Asetik asit, Formaldehit, Klorin bileşikleri
SO2 Zararları
En önemli zarar ağarmadır. Tane sapı çevresinde başlar, burada oluşan çatlaktan tane içine absorbe edilen gaz uca doğru ilerleyerek bu bölgeleri de ağartır. Şiddetli zararlanma sonucu kahverengileşme de oluşur ve tad da bozulur. Sofralık üzümlerde SO2 kalıntı seviyesi 10 ppm’in üzerinde olmamalıdır.
Soğukta Muhafaza
Sofralık üzüm çeşitlerinin soğukta muhafaza süreleri üzerine: tane kabuğunun, tane etinin, tane sapı ve salkım iskeletinin anatomik yapısı ile tanenin kopma direnci; muhafaza ortamının sıcaklığı, oransal nemi, hava hareketi ve fümigasyon etkinliği, etkilidir.
- Sıcaklık
Önerilen sıcaklık aralığı –1 ile 0 °C’dir. Üzümler –1.5 °C’de donar.
- Oransal nem
Önerilen nem aralığı %92-96’dır.
- Hava hareketi
Soğuk havanın saatte 60-90 kez değişimi sağlayacak 0.2-0.4 m/sn hava hareketi önerilmektedir.
- Fümigasyon etkinliği
Muhafaza sırasında çürüme ve bozulmalara yol açan başta Botrytis cinerea olmak üzere Penicillium, Alternaria, Rhizopus ve Aspergillus gibi etmenlerin kontrolü için daha önce açıklanan önlemler alınmalıdır.
Sofralık Üzümlerin Soğukta Muhafaza Süreleri
Muhafaza süreleri 30-180 gün arasında değişmektedir. Marmara Bölgesi’nde yetiştirilen bazı üzüm çeşitlerinin optimum muhafaza süreleri; 0 °C sıcaklık, %90-95 O.N., 0.2-0.25 m/sn hava dolaşım hızında ve SO2 ile fümigasyon yapıldığında;
- Cardinal için 58 gün
- Amasya Beyazı için 68 gün
- Razakı için 71 gün
- Kozak Beyazı için 79 gün
- Hafızali için 79 gün
- A. Lavallée için 83 gün
- Kozak Siyahı için 83 gün
- İrikara için 94 gün
- Erenköy Beyazı için 113 gün
- Müşküle için 138 gün olarak saptanmıştır.
Kontrollü Atmosferde Muhafaza
Bu konuda yapılan araştırma çalışmaları bulunmakla birlikte, sofralık üzümlerin KA koşullarında muhafazasından, elma ve armut gibi başarı sağlanamadığı bilinmektedir.