Tanımı Yaşayışı ve Zarar Şekli
Türkiye’de Eurygaster cinsine bağlı 7 tür belirlenmiş olup bunlardan en önemlileri; E. integriceps, E. maura ve E. austriaca’dır. Bağlı bulundukları familya özelliği olarak pis koku salgılarlar.
Süne türleri; genel olarak toprak renginde, bazen tamamen siyah, bazen kırmızımsı, bazen kirli beyaz, bazen de bu renklerin birkaçının karışımı olan alacalı desenli renklerdedir (Şekil 2). Vücut yassıca, üst tarafı hafif tümsek olup, üstten görünümü ovaldir.
Süne yılda bir döl verir. Erginlerin yaşamı hareketli (aktif) ve uyuşuk (pasif) olmak üzere iki döneme ayrılır. Pasif dönem ortalama 9 aydır ve kendi içinde iki döneme ayrılır. Birinci dönem YAZLAMA DÖNEMİ olarak adlandırılmakta, hasadı takiben Temmuz ayından Ekim ve Kasım ayına kadar olan süreyi kapsamaktadır. Yazlama döneminde yarı uyuşuk halde olan erginler, kışlakların yüksek yerlerinde bulunma eğilimindedirler. Yüksek dağlarda yazlamayı sürdüren Sünelerin bir kısmı, Ekim-Kasım aylarında soğukların başlamasıyla daha aşağılara doğru yer değiştirirler.
Bu yer değiştirme esnasında popülasyonda %7–9 oranında ölümler meydana gelebilir. Yer değiştirmede en önemli faktör, yüksek yerlerde yaz uykusu için elverişli
hava koşullarının, kışla birlikte olumsuzlaşması ve Süne için elverişsiz bir ortama dönüşmesidir. Kışlakları yüksek tepeler şeklinde olan Orta Anadolu ve Ege bölgesinde ise sonbahar aylarında bu tip yer değiştirme söz konusu değildir. (Yazlama ve kışlama alanları aynıdır).
Kışlama dönemi olarak isimlendirilen ikinci dönem; Ekim - Kasım aylarından Mart-Nisan aylarına kadar olan süreyi kapsar. Pasif dönem diye de adlandırılan bu süre zorunlu diyapozdur. Bu dönemin geçirilmesi için en uygun kışlama yerleri 1.200– 1.600 m yüksekliğinde olan yerlerdir. Ama zararlı 600 m’den daha aşağıdaki yükseltilerde, hatta ovalarda bile tarla içindeki ayçiçeği sapları ve tablaları içinde veya tarla yakınlarında uygun bitki örtüleri altında da pasif dönemlerini geçirebilirler.
Erginler kışlak alanlarında, uygun bitki türlerinin altlarına girerek gizlenirler. Bölgelere göre değişmekle beraber, meşe ve çamların yere dökülmüş olan yapraklarının altlarına; geven (Astragalus spp.) gibi bitkilerin kökleri etrafındaki yumuşak toprağın içerisine, Kirpi otu (Echinacea sp.)’nun genellikle yaprak ve dallarının arası ile yaprak döküntülerinin genellikle 2–4 cm altında ve toprak içersinde ve Sığır kuyruğu (Verbascum spp.) gibi bitkilerin alt yapraklarının gövde ile birleştiği yerlerde kışı geçirirler.
Erginler, kışlaklarda pasif dönemlerini sürdürdükleri esnada, vücutlarında biriktirdikleri besinleri, hava koşullarına bağlı olarak yavaş yavaş harcarlar. Yaz uyuşukluğu döneminde havaların sıcak seyrettiği zamanlarda, vücutlarındaki besin deposundan fazla besin harcandığı halde, kışın şiddetli soğuklarının hüküm sürdüğü dönemlerde bu sarfiyat en az düzeye iner. Bu durum, kışlak yerlerinde diyapoz halinde bulunan sünelerdeki metabolizma faaliyetleri ile ilgilidir. Süne yazlama ve kışlama esnasında beslenmemesine rağmen, yavaş ve az da olsa bazı metabolizma faaliyetlerini sürdürmektedir.
Yaz başlarında, 5. dönem nimf ile yeni nesil erginlerin kışlaklara çekilinceye kadar oburca beslenmesi ile depolanan vücut yağı, 9 aylık pasif dönemde ölçülü olarak kullanılır ve kalan enerji ile yeni yılın ilkbaharında ovalara inerler. Kışlaklarda, ilkbaharda hava sıcaklığının artması ve bazı bölgelerde karların erimeye başlaması ile birlikte kış uykusunda bulunan Sünelerde metabolizma faaliyeti artarak kış uykusundan uyanırlar. Kışlaklarda toprak üstü sıcaklığı 15°C’ye eriştiğinde, Süneler ekinlerin ve meraların geliştiği ovalara doğru göç etmeye başlarlar.
Kışlaktan ovaya göç; iklim koşullarına bağlı olması nedeniyle bölgeler arasında farklılık gösterir. Göç, genellikle Akdeniz, Güneydoğu Anadolu, Ege ve Trakya’da Nisan ayında, Orta Anadolu bölgesinde ise Nisan sonu-Mayıs başında gerçekleşmektedir. İklim koşulları süne için uygun olduğu takdirde; kışlaklardan ovaya göç 7-10 gün içerisinde tamamlanabilir. Aksi durumda Sünelerin kışlakları terketmesi uzun sürebilir ve kademeli inişler halinde yaklaşık bir ay kadar devam edebilir. Kışlaktan ovaya göçler; genellikle öğleden önce 10-12 saatleri arasında olmakta ve bu esnada esen rüzgârın yönüne bağlı olarak kışlamış ergin süneler uçuş istikametini belirleyip hububat ve mera arazilerine dağılmakta ve iyi gelişmiş hububat tarlalarını diğerlerine tercih etmektedirler.
Ovalara uçuşların başlamasıyla pasif dönem sona ermekte ve aktif dönem başlamaktadır. Bu dönemde Güneydoğu Anadolu Bölgesinde hububat kardeşlenme, Ege ve Akdeniz’de çiçeklenme, Trakya’da sapa kalkma ve Orta Anadolu Bölgesinde ise sapa kalkma veya başaklanma dönemindedir. Bu dönemlerde kışlamış erginler, havanın açık ve sıcak olduğu zamanlarda; beslenme, çiftleşme ve yumurta bırakma gibi yaşamsal faaliyetlerini sürdürürler.
Olumsuz hava koşullarında bitkilerin diplerine veya toprak yüzeyine inerek çatlaklarda gizlenirler.
Ovaya gelen kışlamış erginler 1,5–2 ay boyunca, bir taraftan beslenirken diğer taraftan cinsel olgunluğa erişerek çiftleşme (Şekil 3a) ve yumurta bırakmaya başlarlar (Şekil 3b).
Dişi; yumurtalarını, çoğunlukla 14’lük paket halinde (2–3 sıra) buğdaygil yapraklarının alt (bazen üst) yüzeylerine veya tarla içerisinde bulunan tüysüz yabancı ot yapraklarına bırakır. Yumurtalar 1–1,2 mm çapında, küre şeklinde olup ilk bırakıldıkları zaman filizi yeşil renktedir. Dişi yumurtalarını 12–14 adetlik (çoğunlukla 14) muntazam ve 2–3 sıralı dizilerden oluşan yumurta paketi halinde bırakır (Şekil 4a). E. integriceps yaşamı boyunca 5-6 kez olmak üzere ortalama 80 adet yumurta, uygun koşullarda 150 veya daha fazla yumurta bırakabilirken, E. maura ise yaşamı boyunca ortalama 120 adet yumurta bırakmaktadır.
Bırakılan yumurtalar; iklim koşullarına bağlı olarak yaklaşık 3-4 gün sonra hafif esmerleşir (Şekil 4b), yaklaşık 5 gün sonra noktaların toplanmasıyla yumurtada siyah dairemsi bir leke oluşur (Şekil 4c); 2-3 gün sonra ise bu lekeler kaybolur ve kırmızı renkli gemici çapası şekli oluşur (Şekil 4d). Çapanın altında üçgen şeklinde siyah renkli bir leke belirir, daha sonra renk sarımsı yeşile döner. Yumurtaların bu haline çapa dönemi denilmektedir. Çapa döneminden 5-6 gün sonra nimfler çıkar. Doğa koşullarında yumurta açılımı iklim koşullarına bağlı olarak 2-3 hafta sürmektedir.
Açılan yumurtaların kabukları beyaz renkte olup; dikkatli incelenirse nimflerin çıkış kısmında daire şeklinde bir kapak bulunur.
Yumurtadan çıkan bireylere ergine benzediği için nimf (Şekil 5) denilmektedir. Nimfler ergine benzer ve kanatsızdır. Nimfler iklim koşullarına bağlı olarak 4–10 gün ara ile 5 gömlek değiştirerek ergin olurlar. Nimf gelişme süresi (yumurtadan çıkıştan ergin oluncaya kadar geçen süre) iklim koşullarına, özellikle ortalama hava sıcaklığı ve orantılı neme bağlı olarak yaklaşık 1 ay kadar sürebilir.
Yeni nesil erginler genellikle Güneydoğu Anadolu’da Mayıs sonlarında hububat sarı olum döneminde; Ege ve Marmara bölgelerinde Haziran ayı başında, Orta Anadolu bölgesinde Haziran ayı sonlarında hububat sarı veya tam olum döneminde iken görünürler. Yeni nesil erginler, oburca beslenip gerekli enerjiyi depolayarak kışlak alanlarına çekilirler.
Kışlak alanlarına çekilişte rüzgârın önemli rolü vardır. Birbirine yakın tarlalardan uçan Süneler birleşerek daha büyük kitleler oluşturabilirler. Uçuş esnasında daha yüksek yerlerde, serin ortam, yeşil ekin ve diğer Buğdaygilleri gördüklerinde buralarda konaklayarak beslenmeye başlarlar. 1-2 gün kaldıkları bu tarlalarda %l00’e varan oranlarda emgili taneler oluşturabilirler. Arpa ve içinde kendigelen buğdayın bulunduğu mercimeğin hasadı ile çayır ve mer’anın biçim veya kurumasıyla, buralarda bulunan Süneler en yakın hububat tarlalarına geçerler.
Sünenin zarar derecesi ve şekli; zararlının yoğunluğuna, biyolojik dönemlerine, ürünün çeşidine ve fenolojik durumuna, iklim koşullarına (sıcaklık ve yağışa) bağlı olarak değişmektedir.
Gerek nimf ve gerekse erginler, çeşitli fenolojik dönemlerde bulunan buğdaygilleri hortumları ile sokup emmek suretiyle zarar yaparlar. Kışı geçirdikten sonra, ilkbaharda ovalardaki hububat tarlalarına göç eden kışlamış erginler, henüz kardeşlenme döneminde olan buğday ve diğer bazı Buğdaygil saplarını emerek özsuyunu alırlar. Emilen saplar zamanla sararır ve kurur. Dolayısıyla başak bağlamazlar. Bu zarar şekline “kurtboğazı” denilmektedir.
Zamanla bitkiler geliştikçe, beslenmesini bitkilerin yukarı kısımlarında sürdüren kışlamış erginler; başaklar henüz yaprak kılıfı içerisindeyken, çiçek döneminde ve tane bağlarken, yine saplarda beslenerek başakların beyazımsı bir renk almalarına, kurumalarına ve dolayısıyla bunların tane bağlamasına engel olurlar.
Başaklardaki taneler süt olumuna gelmeye başladığı sırada, kışlamış erginlerin popülasyonları da gittikçe azalmaya başlar. Bunların bıraktığı yumurtalardan çıkan nimfler hububatın bu döneminde, gittikçe artan bir yoğunluk ve oburlukla taneleri sokup emmeğe başlarlar. Nimf dönemleri ile yeni nesil erginlerin beslenmesi sonucu oluşan zarar önem kazanır. Çünkü bu devrede, hububat süt ya da sarı olum dönemindedir. 4. ve 5. dönemdeki nimflerin ve yeni nesil erginlerin beslenmesi sonucu, taneler çimlenme güçlerini kaybedecekleri gibi, ekmeklik ve makarnalık özelliklerini de yitirirler (Şekil 6). 4. ve 5. dönem nimf ve yeni nesil ergin yoğunluğunun fazla olduğu yer ve yıllarda mücadele yapılmaması halinde %100’e varan oranlarda nicelik ve nitelik yönünden zarar meydana gelmektedir.
İlgili Ürünler
Süne erginleri kışlakta geçireceği yaklaşık 9 ay gibi uzun süre için gerekli enerjiyi (yağı),“yeni nesil ergin” döneminde almak zorundadır. Bu nedenle bir taraftan havaların gittikçe artan sıcaklığı, diğer taraftan da hububat başaklarının hızlı bir şekilde olgunlaşmaya ve tanelerin de sertleşmeye başlaması nedeniyle mevcut olan besinden azami şekilde yararlanmak ve vücutlarına besin depo etmek üzere yoğun olarak beslenirler. İşte bu dönemdeki süne yeni nesil erginlerinin beslenmesi, buğdayda oluşturacağı zararın en önemli bölümünü oluşturur. Çünkü oburca beslenmesinin yanı sıra, bu dönemde hububat da sarı oluma geçmek üzeredir.
Zamanla tanelerin sertleşmesine karşılık süneler salgıladığı bazı enzimlerle (proteaz grubu) taneleri yumuşatıp glutenini tahrip ederler. Emgili tanelerin bulunduğu bulaşık buğdaylardan elde edilen unlar teknolojik özelliklerini büyük ölçüde yitirirler. Emgi oranının risk teşkil etme yüzdesi, protein oranı düşük buğday çeşitleri için %2 ve üzeri iken, protein oranı yüksek buğday çeşitleri için bu oran %4-5 olarak belirlenmiştir.
Özellikle 4. ve 5. dönemdeki nimflerle yeni nesil erginlerin başaklarda beslenmesi sonucu taneler hem çimlenme güçlerini hem de ekmeklik ve makarnalık özelliklerini büyük ölçüde kaybederler. Sünenin beslendiği bitkiler buğday, arpa, yulaf ile bunların yabani formları ve diğer bazı buğdaygil türleridir. Zararlı, çavdarı arpaya tercih etmesine karşılık, çavdar ve yulafın ekiliş alanları Sünenin yaygın ve etkin olduğu yerlerde sınırlıdır. Buğday ve buğdayın yabani formlarını, diğer buğdaygillere oranla daha fazla tercih ederler.
Doğal Düşmanları
Sünenin doğal düşmanları; yumurta parazioitleri (Trissolcus spp.) (Şekil 7a b), yumurta predatörleri, erginlerin iç parazitoitleri (Şekil 7 c, d) ve dış parazitoitleri, ergin veya nimflerin predatörleri ve hastalık yapan (Şekil 9) etmenlerdir.
Ayrıca, kuşlardan sığırcık, keklik, bıldırcın, turaç, serçe, güvercin ile leylekler de nimf ve ergin predatörüdür. Tüm bu doğal düşmanlar, etkili olduğu bölgelerde süne yoğunluğunu baskı altında tutmaktadırlar.
Ülkemizde değişik bölge ve yörelerde bulunan doğal düşmanların listesi aşağıda verilmiştir.
Yumurta Parazitoitleri
- Trissolcus semistriatus Nees Hymenoptera: Scelionidae
- T. grandis Thomson Hymenoptera: Scelionidae
- T. simoni Mayr. Hymenoptera: Scelionidae
- T. vassilievi Mayr Hymenoptera: Scelionidae
- T. pseudoturesis Rjachovsky Hymenoptera: Scelionidae
- T. manteroi Kieffer Hymenoptera: Scelionidae
- T. basalis Wollaston Hymenoptera: Scelionidae
- T. scutellaris Thomson Hymenoptera: Scelionidae
- T. choaspes Nixon Hymenoptera: Scelionidae
- T. culturatus Mayr. Hymenoptera: Scelionidae
- T. anitus Nixon Hymenoptera: Scelionidae
- T. histani (Kozlov & Hue) Hymenoptera: Scelionidae
- T. festivae Victorov Hymenoptera: Scelionidae
- T. rungsi (Voegele) Hymenoptera: Scelionidae
- T. reticulatus Del. Hymenoptera: Scelionidae
- Telenomus cloropus Thomson Hymenoptera: Scelionidae
- T. heydeni Mayr Hymenoptera: Scelionidae
- T. tischleri Nixon Hymenoptera: Scelionidae
- T. truncatus Nees Hymenoptera: Scelionidae
- Ooencyrtus pityocampae (Mercet) Hymenoptera: Encyrtidae
- O. telenomicida (Vassiliev) Hymenoptera: Encyrtidae
Yumurta Predatörü
Balaustium miniatum Herm Acarina
Ergin Parazitoitleri
- Elomya lateralis (Meigen) Diptera: Tachinidae
- Phasia subcoleopterata L. Diptera: Tachinidae
- Ectophasia crassipennis Fabr. Diptera: Tachinidae
- Heliozeta helluo (Fabr.) Diptera: Tachinidae
- Gymnosoma desertorum Rohd. Diptera: Tachinidae
Ergin Nimf Predatörleri
- Heteropogon ornatipes Loew Diptera: Asilidae
- Rhynocoris punctiventris (Herrich-Schaffer) Hemiptera: Reduviidae
- Örümcekler Araneidae
- Sturnus spp. (Sığırcık) Passeriformes: Sturnidae
- Alectoris spp. (Keklik) Galliformes: Phasianidae
- Francolinus francolinus (L.) (Turaç) Galliformes: Phasianidae
- Coturnix coturnix (L.) (Bıldırcın) Galliformes: Phasianidae
Ergin Ektoparaziti
Leptus sp. Erythraeidae Acarina
Hastalık Etmenleri
- Beauveria bassiana (Balsamo) Deuteromycotina: Hypomycetes
- Aspergillus candidus Link Deuteromycotina: Trichocomaceae
Buğdayda Süne'nin Mücadelesi
Kültürel Mücadele
- Erken gelişen buğday çeşitlerinin ekimi,
- Zamanında ekim,
- Tarlanın iyi hazırlanması,
- Nadasın iyi uygulanması,
- Tarla içindeki yabancı ot mücadelesinin iyi yapılması,
- Hasadın geciktirilmemesi,
- Polikültür tarım yapılması,
- Yeşil alan oluşturulması, ağaç ve çalılıkların korunması,
- Çayır ve mera alanlarının korunması,
- Arpa ve buğday ekilişlerinin ayrı ayrı ve toplu olarak ekilişinin sağlanması,
- Anızın kesinlikle yakılmaması.
Biyolojik Mücadele
Sünenin doğada çoğalmasını sınırlayan parazitoit ve predatörler bulunmaktadır. Bunlar içinde de en önemlileri yumurta parazitoitleri Trissolcus türleridir. Yumurta parazitoitlerinin, doğada çoğalmalarını elverişli hale getirmek ve korumak oldukça önemlidir. Bunun için hububat üretimi yapılan alanlarda yeşil alan oluşturma (ağaçlandırma) ve polikültür tarım yapılması önerilmektedir. Doğada var olan ve korunmasına mutlak suretle ihtiyaç duyulan yumurta parazitoitleri Süne mücadelesi açısından büyük önem kazanmaktadır. Diğer bir ifadeyle doğada uygun koşullarda oluşan doğal parazitlenme, süne mücadelesinde alanların daralmasında büyük bir etkendir.
Faydalıların korunması bakımından da, gerek yabancı ot ve gerekse diğer buğday hastalıklarına karşı ilaçlamalar yapılırken, kışlamış erginlere yönelik herhangi bir ilacın karıştırılarak kullanılmasından kaçınılmalıdır. Bu tip hatalı uygulamalar ya da kışlamış erginlere karşı yapılacak kimyasal mücadele sonucunda faydalı böcek popülasyonları olumsuz yönde etkilenmektedir. Ayrıca Süne mücadelesinde de parazitoitlerin korunması ve gereksiz ilaçlamaların önlenmesi amacı ile yumurta parazitlenme oranları dikkate alınmalıdır.
Kimyasal Mücadele
Kimyasal mücadele yapılacak alanların belirlenmesi için kışlak alanlarında ve süne tarlaya indikten sonra sayımlar ve değerlendirmeler (değerlendirme, yumurta parazit ve nimf sürveyleri) yapılır; bunun sonucunda kimyasal mücadeleye karar verilir. Değerlendirme ve yumurta parazit sürveyi sonuçları Çizelge 10’de belirtildiği gibi birlikte değerlendirilerek kimyasal mücadeleye karar verilir.
Kışlamışergin/m² | Parazitlenmeoranı (%) | Mücadele |
---|---|---|
0.8 | 40≤ | Yapılmaz |
1 | 50≤ | Yapılmaz |
1.5 | 70≤ | Yapılmaz |
Parazitoitlerin doğal faaliyetine terk edilen alanlarda, 4.-5. dönem nimf ve yeni nesil ergin dönemlerinde kenardan olan bulaşmalarla yoğunluk artışı söz konusu olduğunda yine parazitoitleri koruma düşüncesi ile sadece yoğunluk görülen tarla kenarları şerit halinde (Örneğin, tarla pülverizatörünün bir iş genişliği kadar) ilaçlanmalıdır.
Süne mücadelesinde esas, 1.-3. dönem nimflere karşı kimyasal mücadelenin uygulanmasıdır. Yukarıdaki belirtilen tarla çalışmaları (değerlendirme, yumurta parazitoit ve nimf sürveyleri) sonucunda m²’de 10 nimf (İç Anadolu Bölgesi için 7 nimf) ve üzerinde yoğunluk tespit edilen hububat ekiliş alanları ilaçlama programına alınır.
Süne mücadelesine 2. dönem nimfler görüldüğünde başlanması ve 4. dönem nimfler görülünceye kadar devam edilmesi mücadele zamanı yönünden temel kriterdir. Bu süre yaklaşık 15 gündür. Ancak belirlenen bu süre içerisinde bitirilemediği takdirde 4. ve 5. nimf dönemlerinde de mücadeleye devam edilebilir.
Parazitlenmenin ümitvar olduğu bölgelerde eğer ilaçlama yapılması zorunlu ise; m²’de 10 nimf (İç Anadolu Bölgesi için 7 nimf) ve fazlası bulunması durumunda, doğadaki parazitoitleri korumak amacı ile 2. dönem nimflerin popülasyondaki payı %40 olduğunda, 1.-3. dönem nimflere karşı kimyasal mücadele yapılmalıdır. Bu dönem, 2. döl parazitoitlerin çoğunluğunun süne yumurtaları içersinde bulunduğu ve 1. döl ergin parazitoitlerin de tarlayı terk ettiği zamandır.
Ayrıca yukarıda tabloda belirtilen kışlamış ergin yoğunlukları ve karşısındaki parazitlenme oranlarının belirlendiği tarlalarda 4.-5. nimf dönemlerinde nimf sayımları yapılır. Eğer bu tarlalarda parazitoitlerin süneyi baskı altında tutamadığı belirlenir ve kimyasal mücadele yapma zorunluluğu doğarsa bu gibi yerler ilaçlama programına alınır.
Bu çerçevede süne mücadelesinin amacına ulaşabilmesi için mücadeleye tam zamanında başlanması, mücadelenin en önemli bölümünü oluşturmaktadır. Süne nimf ve YNE'lere karşı kullanılacak ilaçlar Ek 4'de(aşağıdan indirebilirsiniz) verilmektedir.
Aktif madde adı ve oranı | Formülasyon tipi | Doz | Son ilaçlama ile hasat arası süre (gün) | Etki Mekanizması |
---|---|---|---|---|
Güvenli olarak tavsiye edilen bitki koruma ürünleri | ||||
Kontrollü olarak tavsiye edilen bitki koruma ürünleri | ||||
Lambda Cyhalothrin 50 g/l | EC | 20m1/da | 14 | 3 |
Geçici olarak tavsiye edilen bitki koruma ürünleri | ||||
Deltamethrin, 25 g/1 | EC | 30 ml/da | 3 | 3 |
Deltamethrin, 120g/1 | EC | 5 ml/da | 3 | 3 |
Alphacypermethrin, 100 g/1 | EC | 15 ml/da | 14 | 3 |
Zetacypermethrin, 100 g/1 | EC | 12 ml/da | 7 | 3 |
Beta-cyluthrin 50 g/l | EC | 50 ml/da | 14 | 3 |
Kaynaklar
Bu makale, T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI’ndan alınmıştır. İçerikte hiçbir değişiklik yapılmamıştır.
Orijinal Makale
Dr. M. Selçuk BAŞARAN, Dr. Numan E. BABAROĞLU, Dr. Eda AKSOY, Dr. Mehmet DUMAN, Doç. Dr. Adnan TÜLEK, Ekrem KAYA, Abdullah YILMAZ, A. Faik YILDIRIM, Dr. Münevver KODAN, Dr. Arzu AYDAR (2017). Buğday Entegre Mücadele Teknik Talimatı. Ankara: T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI