Kanola Bitkisi ve Türleri
Kanola hangi familyadandır? Kanolanın tarımsal olarak önemi nedir? Kanola hangi sektörlerde kullanılır?
Canola (Kolza) Brassicaceae (Cruciferae )familyasından Brassica cinsinden üç farklı türü bulunmaktadır.
- Brassica napus, Argentine canola
- Brassica rapa Polish Canola
- Brassica juncea. (Dünyada tarımı yapılan canola türüdür)
Bu üç tür hardal familyasındandır.
Kanola Tarımının Önemi
Bir yağ bitkisi olan kanola (Brasicca napus Oleifera sp.), ülkemize Balkanlardan gelen göçmenlerle kolza ve rapiska adı ile 1960 yıllarında getirilmiştir. Kanola ekilişi son yıllarda, başta Trakya olmak üzere ülkemiz genelinde uygun ilklim koşullarında hızla artmaktadır. Kanada'lı bitki ıslahçıları 1970'li yıllarda kolza bitkisi üzerinde yaptıkları yoğun ıslah araştırmalarıyla elde ettikleri, yağında %2'nin altında erusik asit ve küspesinin her gramında 30 mikromol'ün altında glukozinolat içeren, yeni çeşitlere kanola adını vermişlerdir.
Kanola tohumlarında %40-50 arası yağ bulunmaktadır. Kışlık ve yazlık çeşitleri bulunan kanolanın yağında insan sağlığı için çok faydalı olan %63 oranında Omega-9 ve %11 oranında Omega-3 yağ asitleri bulunmaktadır. Kanola tohumlarından elde edilen ham yağ rafineri edildikten sonra daha çok sofralık olarak tüketildiği gibi metanol ile katalizör eşliğinde normal basınç ve ısıda estere biyodizele dönüştürülerek disel motorlarda B-%20 oranında yakıt olarak kullanılmaktadır.
Kanola ülkemizin bitkisel yağ açığını kapatması, organik maddece toprağın yapısını düzeltmesi, küspesinde %38-40 arası protein bulunması, arı ve arıcılara erken ilkbaharda bol nektar sağlaması bakımından dünyada da çok fazla ekilen bir yağ bitkisidir.
Kanolanın Bitkisel Özellikleri
Tek yıllık, yazlık ve kışlık formları bulunan bir yağ bitkisidir. Optimum koşullarda kışlık formlar yazlıklara göre %20-30 daha yüksek verim elde edilir. Vejetasyon süresi 12-200 gündür. Kışlık kolza çeşitlerinin -15°C, hatta kar örtüsü altında -20°C’ye kadar soğuğa dayanabilmektedir.
Kök
90-130 cm derine inebilen bir kazık kök ve 40-60 cm yanlara gelişebilen yan kökleri vardır. Kanola kuvvetli, çok dallı ve derinlere giden kazık kök sistemine sahiptir. Bitki özellikle yan kökleriyle toprağa sıkıca tutunduğundan hafif rüzgarlarla ve sulamadan sonra yatma göstermez.
Sap
Sap oldukça sert, kuvvetli ve odunsu bir yapı gösterir. Yuvarlak olup, 0.5-2 cm çapındadır. Bitki boyu çeşitlere göre 2 m’ ye kadar uzayabilir. Sap rengi genç devrede yeşilken olgunlaşma döneminde sararır. Ana sap aşağıdan yukarıya doğru dallanma gösterir. Yan dalların sayısı çeşit ve yetiştirme koşullarına göre 6-20 arasındadır. Sapın içi özle doludur.
Yaprak
Alt yapraklar sapa bir yaprak sapıyla bağlanırken, üst yapraklar sapı çepeçevre sararlar. Yapraklar üzerinde hafif mumsu tabaka vardır. Yapraklar sap üzerinde almaşıklı olarak dizilmişlerdir.
Çiçek
Çiçekler sap ve yan dalların üzerinde seyrek salkım şeklinde bulunur. Kolza çiçekleri 4’lü yapıdadır. En dışta 4 tane ucu sivri ve açık yeşil renkte çanak yaprakları bulunur. Bunların içerisinde koyu sarı renkte 4 tane taç yaprağı bulunur.
Erkek organlar 6 adet olup, bunlardan 4 tanesinin flamenti uzun, 2 tanesinin ise kısadır. Açık yeşil renkte 1 adet dişi organı vardır. Çiçeklenme bitkide aşağıdan yukarıya doğrudur. Çiçeklenme periyodu yaklaşık 1 ay sürer.
Bir çiçek salkımında çiçek sayısı yıl ve çeşide göre değişmekle birlikte maksimum 2000 kadardır. %70 kendine, %30 yabancı döllenme görülür. İlkbaharın erken dönemlerinde çiçek açarak arılar için iyi bir bal özü kaynağı olurlar.
Meyve
Kolza meyvelerine kapsül veya harnup denilmektedir. Çiçek döllendikten sonra 5-10 cm uzunluğunda meyveler oluşur. Meyve iki karpelli olup ortasından bir plesenta zarı ile iki bölmeye ayrılmıştır. Meyvenin uç kısmı hafif gagamsı bir çıkıntı oluşturmuştur. Hasat geciktirilecek olursa kapsüller her iki yandan çatlayarak tohum kaybına neden olur.
Tohum
Tohumlar harnuptaki plasenta zarı üzerindeki her iki tarafta da oluşur. Tohum renkleri koyu kahverengi ve siyahtır. Tohum küremsi yapıda olup, 1-3 mm çapındadır. Bin tane ağırlığı kışlıklarda 5-7 g, yazlıklarda ise 3-5 g’ dır. Bir harnup içerisinde ortalama 20-28 adet tohum bulunur. Tohumun bileşiminde %20 protein, %18 karbonhidrat bulunur. %40-50 oranındaki yağında, %65 oleik, %20 linoleik ve %5 linolenik asit bulunur.
Kanola Yetiştirme Koşulları
Kanola bitkisi hangi topraklarda yetişir? Kanola bitkisi için en uygun sıcaklıklar nelerdir? Kanola bitkisinin toprak isteği nasıldır? Hangi sıcaklıkların altında kanola bitkisi zarar görür?
- 20°COptimum Sıcaklık
- 5°CMinimum Sıcaklık (Gelişim)
- -15°CMinimum Sıcaklık (Yaşam)
- 25°CMaksimum Sıcaklık
Kanola Bitkisi için Sıcaklılar Nasıl Olmalıdır?
Kanola bitkisi kışlık ve yazlık olarak yetiştirilebilmektedir. Ülkemizde genellikle kışlık kanola tarımı yapılmaktadır. Kışlık kanola kışa kar altında -15°C'ye kadar dayanıklıdır. Ancak kışa girerken kuvvetli bir kök oluşturması ve rozetleşmesini tamamlamış olması gerekmektedir. Yazlık çeşitler ise, soğuktan olumsuz olarak etkilenmekte, daha ılık iklim istemektedir.
Kanola Bitkisinin Sıcaklık İsteği
Kışlık formlar Ekim ayı başında tavlı toprağa ekilmeli ve çıkışı sağlanmalıdır. Eğer kuraklık nedeniyle kuruya ekilmişse bir çıkış suyu verilmesi zamanında bitki çıkışını sağlar ve kış gelmeden bitkinin yeterince kuvvetlenmiş olur. Kışa zayıf giren kanola bitkileri soğuktan sıfırın altındaki sıcaklıklarda zarar görmektedir. Kışlık kanolanın sıcaklık isteği toplamı 2300-2500°C'dir. Yazlık kanola daha çok ılıman iklim bölgeleri olan İç Anadolu ve Doğu Anadolu bölgesinde yetiştirilebilmektedir.
- 6,5-7,5 PhpH Seviyesi
- İyiDrenaj
- Humuslu derin yapılı nötr veya hafif alkali ve hafif asit topraklarToprak Tipi
Kanola Bitkisinin Toprak İsteği Nasıldır?
Kanola bitkisi kumlu ve hafif topraklar dışında hemen hemen her toprakta yetişmektedir. Toprak yüzeyinin tesviyesi iyi olmalıdır, su tutan, göllenen tarım alanlarında çok zarar görmektedir. En iyi yetiştiği toprak humuslu derin yapılı nötr veya hafif alkali ve hafif asit topraklardır. Ph:6.5-7.5 arası en uygun topraklardır.
Toprak tuzluluğunu pek sevmez, Kanola 5.5 pH’a kadar tolerans göstermekte, bu değerin altında ise verim kayıpları olmaktadır. Kanola 300-2800 mm yıllık yağışı olan yerlerde yetişebilmektedir. Ekimden sonra ağır yağışlara karşı duyarlı olup, yetişme periyodunda 200-500 mm su ihtiyacı bulunmaktadır.
Serin sezon bitkisi olan kanolanın büyümesi için minimum sıcaklık derecesi 5°C, optimum sıcaklık derecesi ise 20°C’dir.
Kanola Yetiştirme Teknikleri
Kanola dikim öncesi toprak hazırlığı nasıl yapılır? Kanolada ekim nöbeti neden önemlidir? Kanola dikim işlemi yapılırken nelere dikkat etmek gerekir? Kanolada gübreleme ve sulama nasıl olur?
Konolada Ekim Nöbeti (Münavebe)
Tarım topraklarının üretim gücünün ve sağlığının korunması, ilaçlara bağımlılığın azaltılması ve üretilen kolza bitkisinin sağlığı için ekim nöbeti uygulanmalıdır. Tarım yapılan alanlarda aynı bitkinin aynı tarlaya üst üste ekilmesi toprağın fakirleşmesine ve o bitkinin hastalıklarının artmasına neden olmaktadır. Bu nedenle kanola tarımından yüksek verim alabilmek için mutlaka ekim nöbeti planlaması yapılmalıdır.
Kanola tarımında ekim nöbeti planlamasında dikkat edilecek esaslar:
- Yüzeysel köklü bitkilerle ekim nöbetine girmesi (hububat, pırasa, marul, soğan),
- Az su tüketen hububat gibi bitkilerle ekim nöbetine girmesi,
- Toprağı temizleyen bezelye, soya, fasulye ile ekim nöbetine girmesi,
- Monokültür üretimden kaçınılması,
- Münavebe planında yer alan bitkiler toprağın verimlilik özelliklerini dengelemeli,
Kanolanın gireceği bazı münavebe modelleri şu şekilde olabilir:
1. Model: Soya Fasulyesi + Kanola + Buğday + Mısır
2. Model: Buğday + Kanola + Baklagil + Ayçiçeği
3. Model: Pamuk + Kanola + Şeker pancarı + Kavun-karpuz
4. Model Ayçiçeği + Kanola + Buğday
Kanolada Ekim Öncesi Toprak Hazırlığı
Hububat tarımında kullanılan ekim, toprak işleme aletleri ve hasat makinaları kanola tarımı içinde geçerlidir.
Kanola ekilecek toprak yüzeyi mümkün mertebe düz, tesviyeli olmalı. Aksi halde, topraktaki su birikmesi toprak havalanmasına mani olacağı gibi, genç bitkilerin sararmasına, çürümesine, hastalıkların çoğalmasına, kış süresindeki düşük sıcaklığa karşı bitkinin mukavemetinin azalmasına ve neticede ölüme sebep olur.
İyi bir tohum yatağı başarılı bir üretim için büyük önem taşımaktadır. Kanola tohumları çok küçük ve çimlendikten sonra toprak yüzeyine çıkış gücü düşük olduğundan tohum yatağının iyi hazırlanması gerekmektedir.
Hububat hasadından sonra kanola ekilecekse, gölge tavında veya düşen yağışlardan sonra pulluk ile sürüm yapılarak anız toprağın altına gömülür. Daha sonra goble disk ve tırmık çekerek ince bir tohum yatağı hazırlanır.
Kanola ayçiçeği, mısır veya pamuk yerine ekilecekse hasatta kalan saplar tırmıkla tarla dışına çıkarılır. Daha sonra eğer tarla otlu veya çiğnenmiş ise sürülerek, otsuz ise kazayağı veya goble disk ve tırmık ile tohum yatağı keseksiz olarak hazırlanır. Gerekirse ekimden önce ve sonra toprağın yüzeyinin düzgün olması ve bastırılması için merdane çekilmelidir.
İyi hazırlanmayan toprakta kanola tohumu muntazam ekilemediği gibi, çimlenme ve çıkışları da iyi bir şekilde gerçekleşmez.
Kanola Ekim Zamanı
Ekim zamanı toprak ısısı ile yakından ilgilidir. Çimlenmenin iyi olabilmesi için toprak ısısı en az 10-12°C olmalıdır. Bundan daha yüksek sıcaklıkta tohumların çimlenme ve çıkışı daha hızlı olur. Kanola ekim zamanı Trakya-Marmara, Ege, Güneydoğu Anadolu, Marmara, Orta Anadolu ve Karadeniz Bölgelerinde 15 Eylül-15 Ekim tarihleri arasında yapılmalıdır.
Eylül ve Ekim ayı içerisinde düşecek yağışlar toprağa ekilen kanola tohumlarının çıkmasına yardımcı olacaktır. Bu şekilde iyi çıkış yapan kanola bitkileri kışa 6-8 yaprak arasında (rozet devresi) girer ve kuvvetli bir kök sistemi geliştirerek soğuktan zarar görmez.
Eğer kanola ekimleri Kasım ayına sarkarsa çıkış yavaş ve fidelerde çok zayıf olduğundan soğukların başlaması ile sıcaklık - 2°C ve altına düştüğünde genç fideler zarar görmektedir. Bu nedenle kanola ekiminde geç kalınmamalıdır.
Tohumluk
Ekolojik kanola tarımında tohumluğun önemi büyüktür. Sofralık bitkisel yağ üretiminde içeriğinde erusik asit ve küspesinde glukozonalat içermeyen kanola tohumluğu kullanılmalıdır. Çiftçiler kendi hasat ettikleri üründen kesinlikle tohumluk olarak ayırmamalıdır. Çünkü kanola bitkisi %50'lere varan ölçüde yabani hardal türleri ile melezlendiğinden ikinci yıl hasat edilen ürün tohumluk olarak ekildiğinde hasat edilen ürünün yağında erusik asit ve küspesinde glukozanalat oranı artacaktır.
Her yıl kontrollü olarak üretilen sertifikalı tohumlukların üreticiler tarafından alınması gerekmektedir. Alınacak tohumluğun ekileceği bölgede denenmiş ve kış soğuklarına dayanıklı olması gerekmektedir. Ekilen kanola çeşidinin yağ oranı da %40'ın üzerinde olmalıdır.
- Her yıl kanola üreticileri mutlaka sertifikalı yeni tohumluk ekmelidirler.
- Ekilecek tohumlukların temiz, çimlenme oranı ve çıkış gücü yüksek olmalıdır.
- Verim düşüklüğüne neden olmamak için, hastalık ve zararlılara dayanıklı kanola tohumluğu tercih edilmelidir.
- Ekilecek tohumluklar tohumla geçen hastalılara karşı ilaçlanmalıdır.
Kanola Nasıl Ekilir?
Kanola ekimi yonca ekim makinesi gibi küçük tohumları ekebilen mekanik (şanzımanlı) ya da pnomatik mibzerlerle yapılabilir. Üreticiler gelişmiş hassas ekim makinelerini kullanarak, sıra arası, sıra üzeri ve ekim derinliğini kolaylıkla ayarlayabilirler. Bu tip gelişmiş ekim makineleri ile ekimde bir dekara kullanılan tohum miktarından önemli tasarruf sağlanmakta, bir dekara 400 gram yeterli olmaktadır ve düzgün bir çıkış elde edilmektedir.
Kanola ekiminde sıra arası mesafe 17-30 cm ve sıra üzerindeki bitkiler arasındaki mesafe ise toprak verimliliği ve yağış durumuna bağlı olarak 4-6 cm arasında olabilir. Ekim derinliği 1.5 cm civarında olmalıdır. Aşırı sık ve derin ekimden kaçınılmalıdır. Derin ekimde çıkışlar mütecanis olmaz, geç kalır ve kışa iyice gelişmeden gireceğinden zarar görür.
Sık ekim içinde aynı zayıf gelişme söz konusudur. Zayıf kök yapısına sahip kanola bitkileri kış soğuklarından önemli ölçüde zarar görmektedir.Bazı gevşek yapıdaki topraklarda ekimden sonra merdane geçirilirse çıkış iyi olmaktadır.
Kanolada Gübreleme Nasıl Yapılır?
Kanola tarımında doğru bir gübreleme yapılması için üreticilerin topraklarını analiz yaptırması şarttır.
Fosforlu gübrelerin ekimden önce toprağa verilmesi, bitkiler tarafından ileri ki gelişme dönemlerinde kolay ve yeterli alınmasını sağlar. Azotlu gübrelerin kanola üretiminde ideal uygulanması üçe bölünerek yapılır. Birinci uygulamada üçte biri ekimden önce veya ekimle birlikte Amonyum sülfat (%21) formunda veya 18-46-0 ile 20-20-0 kompoze gübrelerinden birini kullanarak dekara 25 kg, ikinci uygulamada diğer üçte biri Mart ayı başında üre formunda 10 kg/da , son üçte birlik kısımda Mart ayı sonu veya Nisan ayı başında Amonyum nitrat (%26) formunda olmak üzere 15 kg/da hesabıyla tarlaya verilmesi uygundur.
Kanola, yetişme döneminde kükürt besin maddesine diğer bitkilere göre daha fazla ihtiyaç duyduğundan toprakta kükürt noksanlığı varsa, sülfat veya kükürtlü gübrelerin kullanılmasında fayda vardır.
Kanola Tarımında Kullanabileceğimiz Gübre Çeşitleri
Azotlu Gübreler
Azotlu gübreler, Amonyum sülfat (%21 N), Üre (%46 N) ve Amonyum Nitrat (%26N)’ tır. Bu gübrelerin tümü bitkinin ihtiyacı olan azotu sağlamalarına karşın özellikleri gereği toprak asitliğini nötrleştirmek için tuzlu veya alkali topraklarda Amonyum sülfat ekim öncesi veya ekimde tercih edilmeli, diğer nötr veya asit toprak karakterlerinde üre kullanılabilir. Amonyum nitrat gübresini, İlkbaharda, bitkinin hızlı geliştiği dönemde kullanmak uygundur. Azotlu gübreler topraktan değişik yollarla kayba uğradığından her yıl mutlaka toprağa verilmesi gerekir.
Kanola tarımında, dekardan en yüksek dane verimi alabilmek için yapılan araştırmalar sonucunda saf madde olarak 12-14 kg/da arası azot yeterli olmaktadır. Yapılan araştırmalarda elde edilen sonuçların ekonomik analizi yapılarak gübreye verilen para ve tarladan alınan ürünün geliri olarak değerlendirilmektedir.
Fosforlu Gübreler
Sadece fosfor içermesi yönünden en çok bilinen Triple Süperfosfat (%43 - %46P2O5)’ tır. Eğer toprak analizi sonucu bu gübreye ihtiyaç duyulursa tamamı ekim öncesi toprağa verilip karıştırılmalıdır. Her yıl fosforlu gübrelerle toprağa verdiğimiz fosfor besin maddesinin topraktan yağışlarla yıkanarak kaybı söz konusu değildir. Bu nedenle toprak analizi yaptırmadan her yıl gereksiz yere fosforlu gübre kullanmaktan ve gereksiz masraftan kaçınılmalıdır.
Potasyumlu Gübreler
Türkiye toprakları genelde potasyum açısından zenginse de toprak analizleri sonucunda kumsal topraklarda potasyum besin maddesinin az olduğu görülmektedir. Toprak analizleri sonucu tavsiye edilen potasyum gübresi çoğunlukla potasyum sülfat (%50 K2O) formunda ekim öncesi toprak altına yapılacak bir gübreleme ile karşılanır.
Kompoze Gübreler
Kompoze gübreler azot, fosfor ve potasyumun belli oranlarda karıştırılmasından yapılmıştır. Trakya çiftçisi en çok 20:20:0, 18:46:0, 26:13:0 ve 15:15:15 kompoze gübrelerini kullanmaktadır. Burada birinci rakam azot, ikinci rakam fosfor, üçüncü rakam ise potasyum miktarını göstermektedir.
Özellikle kanola tarımında toprağımızın fosfora ihtiyacı varsa 18-46:0 gübresi ekim öncesi veya ekimle birlikte dekara 25 kg hesabıyla kullanılabilir. Burada şunu belirtmekte yarar var, her yıl kompoze gübrelerin bazı çiftçiler tarafından sürekli kullanılması sonucu tarla topraklarında fosfor fazlalığı söz konusudur. Bu nedenle Toprak analizi sonucunda fosfora ihtiyaç yoksa kompoze gübreler yerine diğer azotlu gübrelerden uygun olanının kullanılması daha ekonomik ve verimli olur.
Yaprak Gübreleri
Yaprak gübreleri, son yıllarda ülkemizde de kullanılmaya başlanmıştır. Yaprak gübreleri içerisinde bir veya birden fazla besin maddesi elementi bulunmaktadır. Eğer tarla toprağında taban suyu, su kusması nedeniyle yüksek ve iklimde serin ise soğuk toprak şartlarına bağlı olarak azot, fosfor, çinko gibi herhangi bir besin maddesinin noksanlığı görülebilir. Söz konusu bu besin maddelerinin kanola kökleri ile alımı stres şartlarında zor olacağından, doğal olarak oluşacak bitki besin maddeleri noksanlığı nedeniyle gelişme geriliği, yaprak renklerinde morarma, kahverengileşme ve sararmalar (klorozis) görülebilir.
Özellikle bu sorunlar Trakya’da serin geçen Mart ayında ortaya çıkabilmektedir. Eğer kök hastalığı değilse bu sorun, büyük ihtimalle mikro besin maddesi noksanlığıdır. İşte bu şekilde besin maddesi noksanlığından emin olunan kanola tarlalarına, serbest piyasadan Bakanlık kullanım iznine sahip ihtiyaç duyulan besin maddesi noksanlığını karşılayacak yaprak gübreleri temin edilerek, kullanma talimatına göre doğru oranda su ile karıştırılarak uygun bir pülvarizatörle verilmelidir.
Yaprak gübrelerini tek başına, kanola tarımında ekim öncesi veya ilkbaharda kullanılan mineral gübrelere alternatif olarak kullanılması dekardan istenen verim artışını sağlamaz. Unutulmamalıdır ki bitkinin esas besin maddesi, su alma ve toprakta dik durmasını sağlayan kökleridir. Dolayısıyla bitki doğal olarak topraktan normal bir şekilde besin maddelerini alabilir.
Ancak toprakta bitki besin maddesi yoksa, iklim ve toprak şartları nedeniyle bitki besin maddesi alınamıyorsa fotosentez organı olan yapraktan bitkiye zorunlu olarak yaprak gübreleri kanalıyla noksan olan besin maddesi verilebilir. Bu şekilde bilinçli gübreleme çiftçilere önemli oranda ekonomik kazançlar sağlayabilir.
Kanolada Sulama Nasıl Yapılır?
Kanola ekim zamanında bölgemizde genellikle toprakta nem olmadığı için hem uygun tohum yatağını hazırlayabilmek hemde çıkışı garantilemek için tarla sulanmalıdır.
Buna rağmen kanola tohumları oldukça küçük olduğu için yüzlek ekimden dolayı tohumlar çimlenemiyorsa veya kaymak tabakası oluşmuş ise mutlaka sulama yapılıp zamanında çıkış sağlanmalıdır. Kanola gelişimini bahar aylarında tamamladığı için yağışların yetersiz kaldığı zamanlarda sulama yapılmalıdır.
Kanolada Zirai Mücadele Yöntemleri
Kanolada en çok görülen hastalıklar nelerdir? Kanolada en çok görünen zararlı otlar nelerdir? Kanolanın bilinen zararlıları hangileridir? Kanolada zararlı otlarla nasıl mücadele edilir?
Kanola Tarımında Yabancı Ot Mücadelesi
Yabancı ot mücadelesi kanolanın ilk yetişme devresinin ilk ayında çok önem taşır ve yapılması % 20-30 oranında daha fazla verim alınmasını sağlayabilir. Hızlı gelişme yeteneğine sahip yabancı otlar özellikle ilk gelişme devresinde faydalı tarla alanını kaplayarak kanola bitkisinin gelişmesini engelleyerek ve bitki besin maddelerine ortak olarak önemli oranda zarar yaparlar.
Kanola bitkisi 30-40 cm boyunda olduğunda gür gelişip, gölge yaparak diğer yabancı otların gelişmesi büyük ölçüde engellemektedir. Yabancı ot mücadelesi kültürel tedbirlerle, mekanik yollarla ve kimyasal yöntemlerle yapılmaktadır.
Kültürel Yabancı Ot Mücadelesi
- Ekimde yabancı ot tohumu bulundurmayan temiz tohumluk kullanılmalıdır.
- Mümkün olduğunca ekim nöbeti yapılmalıdır.
- Rizomlarla vegetatif olarak büyüyüp gelişen ayrık gibi otların toprak işlemesi sırasında kullanılan aletlerle bir tarladan başka bir tarlaya taşınması engellenmelidir.
- Tarla sınırlarındaki yabancı otlar ile de mücadele edilmelidir.
Kimyasal Yolla Yabancı Ot Mücadelesi
- Kanola tarımında en ekonomik yabancı ot mücadelesi yabancı ot ilaçları ile yapılır. Kimyasal yabancı ot ilaçları kullanımında aşırı ilaç kullanımından kaçınıp, çevre dostu doğru ilacı, doğru zamanda, gereken dozda ve ayarlı uygun basınçta ilaçlama başlıklarına sahip pülvarizatörle yeterli suyla (30-40 litre/da), rüzgarsız, güneşin etkili olmadığı sabah ve akşam saatlerinde yapılmasına dikkat edilmelidir.
- Kimyasal mücadelede tarlada görülen yabancı ot türlerine göre seçilen ilaçlar kullanım özelliklerine göre ekim öncesi, ekim sonrası veya çıkış sonrası uygulanabilir.
- Kanola tarımında ekim öncesi trifluralin etkili maddeli yabancı ot ilaçları 150 cc/da ölçüsünde pülvarizatörle toprağa uygulanıp goble disk veya diskaro ile 10-12 cm derinliğe iyice karıştırılsa etkili bir yabancı ot kontrolü sağlamaktadır.
- Ekim sonrası çıkış öncesi kullanılan yabancı ot ilaçları tarla yüzeyine atılır ve toprağa karıştırılmaz.
- Çıkış sonrası kullanılan ilaçlarının, yabancı otların 2-4 yaprak olduğu küçük dönemde kullanılması çok etkili olmaktadır. Uygulamada geç kalınırsa kanola bitkilerine zarar verebileceği gibi yabancı otlar da iyi kontrol edilemez.
Kanolada Hasat ve Depolama
Kanola ne zaman hasat edilir? Hasat esnasında nelere dikkat etmek gerekir? Kanaloda depolama sıcaklıkları nelerdir?
Kanolada Hasat Nasıl Olur?
Kanola, havaların sıcak veya yağışlı gitmesine ve çeşidin erkenciliğine bağlı olarak çiçeklenmeden 40 ile 50 gün sonra hasat olumuna gelir. Trakya'da 10 Haziran, Akdenizde 10 Mayıstan itibaren Kanola hasadı yapılabilmektedir.
Kanola hasat olumuna geldiğinde bitkilerin sap, yaprak ve kapsülleri tamamen kuruyup sararır, sarı bir renk oluşur. Tohum kahverengine dönüşmüşse hasat zamanı gelmiş demektir. Tohumdaki hasat rutubeti %10-12 düzeyinde olabilir.
Kanola bitkisinde olgunlaşma aşağıdan yukarı doğrudur. Hasatta bitkilerin tam olgunlaşması beklenirse alt kapsüllerde çatlama ve dökülmeler görülür. Erken hasatta ise üst kapsüller tam olgunlaşmadığından hasat kaybı olur. Kanola daneleri çok küçük olduğunda nhasada başlamadan önce biçerdöverin ayarları çok iyi yapılmalıdır. Hasatta kayıpları azaltmak için uygun silindir hızı (250-350 devir/dakika), batör-kontrobatör açıklığı, vantilatör, elek ayarları yapılmalıdır.
Hasatta biçerdöverin ön tablası ayarlı olmalı ve uygun yükseklikten zamanında hasat yapılmalıdır. Fazla yüksekten hasat yarı yatık bitkilerin biçerdöverin ön tablasına alınmasını önleyerek verim kaybına neden olabilir. Dekardan alınan verim ekilen çeşidin verim gücüne ve toprak verimliliği ile iklim koşullarına bağlı olarak 200-350 kg/da arasıdır.
- 10-19°COptimum Depolama Sıcaklığı
- İyiLojistik Dayanıklılık
Kanolada Depolama
Uzun süre (20°C’nin altında) depolanacak tohumların rutubet en fazla %8-9 olmalıdır. Tohumun uygun muhafazası için depo koşulları ( depo sıcaklık, depo nemi ve tohum nemi, depo ilaçlaması) büyük önem taşımaktadır.
Depoda nisbi nemin %75’den yukarı olması küflenme sorununa yol açar. Bu duruma gelen tohumun havalandırılması gerekir. Ürün içerisinde yaş ot tohumları ve bitki parçaları olmamalıdır. Kolza kuru ambarlarda depolanmalıdır, aksi halde çok çabuk kızışma olur ve küflenir.